Hz. Mehdi (A.S)’ı nasıl tanıyabilir ve O’nu nasıl bulabiliriz?

Hz. Mehdi (A.S)’ı nasıl tanıyabilir ve O’nu nasıl bulabiliriz?





Mehdi (A.S) deyince
akla ilk gelen, ahir zamanda insanlığa, Muhammed (S.A.V) Efendimiz ve
sahâbesinin 14 asır önce yaşamış oldukları unutulan Kur’ân
hakikatlerini, hidayeti açıklayan, insanları hidayete erdiren ve hem
İslâm âleminde veya diğer dînlerdeki bidatları ortadan kaldıracak ve
mezhep ayrılıklarını giderip fırkaları birleştirecek olan ve bütün
dünyada dînleri birleştirecek bir ilme sahip olan büyük bir Zat
olmalıdır. Peygamber Efendimiz (S.A.V) Hadîs-i Şeriflerinde buyurur ki:

26- Taberanî, Avf bin Malik’ten Resûlullah (s.a.v.)’ın şöyle buyurduğunu tahriç etmiştir: “Ey Avf, ümmet yetmiş üç fırkaya bölündüğünde durumunuz nasıl olacak? Onların biri cennetlik, geri kalanı ise cehennemliktir.” Sonra ahir zamanın fitnelerinden bazılarını zikretti. Sonra da şöyle buyurdu:

-Sonra çok karanlık ve dehşetli bir fitne gelecek ve onu diğer fitneler izleyecek. Sonunda benim Ehl-i Beyt’imden Mehdi denilen biri çıkacak. EĞER ONU GÖRÜRSEN, ONA TÂBÎ OL Kİ, HİDAYETE ERENLERDEN OLASIN.” (el-Havî Li’l-Feteva, c.2, s.67; Müntehab-u Kenz’il-Ummal, c.5, s.404.)

Mehdi (A.S), ahir zamanda hidayetin ve Kur’ân hakikatlerinin
unutulduğu ve Muhammed ümmetinin fitnede yani gizli şirkin içinde olarak
fırkalara ayrıldığı bir zamanda vazifede olacaktır ve Mehdi (A.S)’ın en
büyük özelliği hidayete erdiren ve ahir zamanda hidayeti en açık
detaylarıyla anlatan ve Allah tarafından vazifeli kılınmış ve Kendisine
hidayet konusunda özel bir ilim verilmiş olmasıdır.

Zaten Mehdi
(A.S)’a, “Mehdî” lâkâbının verilmesi de açık olarak, O’nun hidayete
erdiren ve ahir zamanda unutulan hidayeti en güzel detaylarıyla anlatan
bir vasfın sahibi olduğunu göstermektedir.

Demek ki O’nun temel görevi, bütün insanlığı hidayete erdirmek ve unutulan hidayeti ve hakikatleri yeniden hayata getirmektir.

Öyleyse, O’nun en belirgin özelliği hidayete erdiren bir vasfın
sahibi olması ve kendisine verilen ilmin, ilmin ötesi olması
gerekmektedir.

Çünkü O’nun Allah’tan getirdiği ilim öyle bir ilim olmalıdır ki;
sadece Kur’ân hakikatlerini muhtevasına alan, Peygamber Efendimiz
(S.A.V) ve sahâbesinin ve Allah dostlarının yaşadıkları unutulmuş olan o
İslâm’ın kişiyi Allah’a ulaşmayı dilemekten salâh mertebesine kadar
ulaştıran safhalarını açıklayarak, dîne sonradan giren bidatları ortadan
kaldıracak ve fırkaları tek bir fırka haline getirecek olan ve bütün
dünyada birliği sağlayarak dînleri birleştirecek olan bir ilim
olmalıdır. Ve gerçekten de Mehdi (A.S) şu an bu devrin imamı olarak
vazife başındadır ve Allah’ın kendisine öğrettiği bu ilim ile şu an
dünya yüzünde hidayeti en açık detaylarıyla insanlığa sunmaktadır.

Said-i Nursî Hazretleri Barla Lahika’sında Mehdi (A.S)’ın ilmi hakkında buyurur ki:

İmam-ı Rabbânî gibi bazı kudsî muhakkikler
demişler ki: Âhirzamanda ilm-i kelâmı, yani ehl-i hak mezhebi olan
mesâil-i imaniye-i kelâmiyeyi, BİRİSİ (Hz. Mehdi ) ÖYLE BİR SURETTE
BEYAN EDECEK Kİ, umum ehl-i keşif ve tarikatın fevkinde (bütün tarikat
ve keşf ehlinin üstünde), o nurların neşrine (o nurların yayılmasına)
sebebiyet verecektir. Barla Lâhikası | Yirmi Sekizinci Mektubun Sekizinci Meselesinin Üçüncü Nüktesi | 162

Muhyiddîn Arabi Hazretleri de, Hz. Mehdi (A.S)’ın başlıca 9 özelliğine yer vermektedir:

1-Basiret sahibi olması.

2-İlahî Kitabı anlaması.

3-İlahi Kelamın (Kur’ân-ı Kerîm’in) mânâsını (ruhunu) bilmesi.

4-Tayin edeceği kimselerin hal ve hareketlerini bilmesi.

5-Öfkelendiğinde bile merhamet ve adaletten ayrılmaması.

6-Varlıkların sınıflarını bilmesi.

7-İşlerin girift taraflarını bilmesi.

8-İnsanların ihtiyacını iyi anlaması.

9-Bilhassa kendi zamanında ihtiyaç hissedilecek gaibi ilimlere vakıf bulunması ve cifr (Ebced) ilmini bilmesi.

(Kıyâmet Alametleri, s. 189)

“Mehdi (A.S)’ı nasıl tanıyabilir ve O’nu nasıl bulabiliriz?”
konusuna gelince, O’nu bulabilmek için yapılması lâzım gelen, öncelikle
bu konuda kalben istekli olarak Allah’tan yardım istemek ve O’nu hacet
namazıyla Allah’tan sormaktır. Eğer kişi bunu bütün kalpten dileyerek ve
Allah’a tevekkül ederek Allah’tan hacet namazıyla yardım dilerse,
Allahû Tealâ kişiye Mehdi (A.S)’ı mutlaka bulduracaktır.

Abdulkadir Geylani Hazretleri de hacet namazıyla Allah’tan sormak hakkında diyor ki:

“Yüce Kapıya Varmış Birini bul!
Fasıklar ile münafıklardan uzak dur, sıddık nitelikli salih zatların
peşine takıl. KİMİN SALİH, KİMİN MÜNAFIK OLDUĞUNU FARKEDEMEDİĞİNDE
geceleyin kalk, namaz kıl ve ardından:



“RABBİM! BANA, SALİH KULLARINI GÖSTER, BANA, BENİ SANA GETİRECEK KILAVUZU…
Gözümü Sana yakınlık nuru ile sürmeleyecek, beni, bana başkalarının
gördüklerini anlatan değil, bizzat gördüklerini bana haber verecek BİR
KILAVUZA İLET” de.” (el-Fethu’r Rabbâni” Huzur sohbetleri s.182, huzur yayınevi tercüme Sıdkı Gülle )

Burada önemli olan, Mehdi (A.S)’ın aracılığı ile hidayete ermeyi
dilemek ve bu konudaki isteğinde samimi olmaktır. Ve kişi gerçekten
Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in vekili ve bu devrin imamı olan Mehdi
(A.S)’ı bulmak ve O’nun aracılığı ile hidayete ermek konusunda hakikati
arıyorsa, Allahû Tealâ bu konuda mutlaka yardımını gönderecektir.
Abdulkadir Geylânî Hazretleri’nin söylediği gibi ancak ciddi bir şekilde
arayan, isteyen kişi amacına ulaşır ve Allahû Tealâ gerçekten
isteyenlere mutlaka yardımını gönderecektir. Abdulkadir Geylânî
Hazretleri şöyle buyurur:

..gözlerin uykuya daldığı sırada güzelce abdest
al, sonra namaz için divana dur. Namazın kapısını abdestinle, Rabbinin
kapısını da namazınla aç ve NAMAZIN ARDINDAN İSTEĞİNİ ARZEYLEYEREK ŞÖYLE
YALVAR:

Rabbim! Kiminle arkadaşlık edeyim? KILAVUZ KİM? SENDEN HABER VEREN KİM? HALİFE (devrin imamı) KİM? VEKİL KİM? O,
âl-i cenaptır, senin zannını boşa çıkarmaz, hiç kuşkusuz o kalbine
ilhamda bulunur, sırrına vahiyle yapar, SANA YOL GÖSTERİR, kapıları
açar, yolunu aydınlatır. ÖYLE YA CİDDİ ŞEKİLDE ARAYAN, İSTEYEN AMACINA
ULAŞIR.(El-Fethu’r Rabbâni” Huzur sohbetleri s.530,531, huzur yayınevi tercüme Sıdkı Gülle )