HIDAYET
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Търсене
 
 

Display results as :
 


Rechercher Advanced Search

Keywords

Latest topics
» İster İdim Allah’ı
“ONA BEYAT EDİNİZ. ÇÜNKÜ O ALLAH’IN HALİFESİ MEHDİ’DİR” Hadis-i Şerifi EmptyЧет Окт 27, 2011 2:35 pm by sunay

» Bir ben vardır bende benden içerü
“ONA BEYAT EDİNİZ. ÇÜNKÜ O ALLAH’IN HALİFESİ MEHDİ’DİR” Hadis-i Şerifi EmptyЧет Окт 27, 2011 2:25 pm by sunay

» Allah gıflerı
“ONA BEYAT EDİNİZ. ÇÜNKÜ O ALLAH’IN HALİFESİ MEHDİ’DİR” Hadis-i Şerifi EmptyПон Авг 29, 2011 12:51 pm by ferdi7o

» BAYRAM NAMAZI
“ONA BEYAT EDİNİZ. ÇÜNKÜ O ALLAH’IN HALİFESİ MEHDİ’DİR” Hadis-i Şerifi EmptyПон Авг 29, 2011 12:18 pm by ferdi7o

» TERAVİH NAMAZI KILINIŞI
“ONA BEYAT EDİNİZ. ÇÜNKÜ O ALLAH’IN HALİFESİ MEHDİ’DİR” Hadis-i Şerifi EmptyПон Авг 29, 2011 12:15 pm by ferdi7o

» CENAZE NAMAZI KILINIŞI
“ONA BEYAT EDİNİZ. ÇÜNKÜ O ALLAH’IN HALİFESİ MEHDİ’DİR” Hadis-i Şerifi EmptyПон Авг 29, 2011 12:14 pm by ferdi7o

» CUMA NAMAZININ KILINIŞI
“ONA BEYAT EDİNİZ. ÇÜNKÜ O ALLAH’IN HALİFESİ MEHDİ’DİR” Hadis-i Şerifi EmptyПон Авг 29, 2011 12:12 pm by ferdi7o

» İlim ilim Bilmektir
“ONA BEYAT EDİNİZ. ÇÜNKÜ O ALLAH’IN HALİFESİ MEHDİ’DİR” Hadis-i Şerifi EmptyВто Авг 23, 2011 1:59 pm by ferdi7o

» TÜRK-İŞ’TE BİR AKŞAM
“ONA BEYAT EDİNİZ. ÇÜNKÜ O ALLAH’IN HALİFESİ MEHDİ’DİR” Hadis-i Şerifi EmptyПет Авг 19, 2011 12:39 am by ferdi7o

Latest topics
» İster İdim Allah’ı
“ONA BEYAT EDİNİZ. ÇÜNKÜ O ALLAH’IN HALİFESİ MEHDİ’DİR” Hadis-i Şerifi EmptyЧет Окт 27, 2011 2:35 pm by sunay

» Bir ben vardır bende benden içerü
“ONA BEYAT EDİNİZ. ÇÜNKÜ O ALLAH’IN HALİFESİ MEHDİ’DİR” Hadis-i Şerifi EmptyЧет Окт 27, 2011 2:25 pm by sunay

» Allah gıflerı
“ONA BEYAT EDİNİZ. ÇÜNKÜ O ALLAH’IN HALİFESİ MEHDİ’DİR” Hadis-i Şerifi EmptyПон Авг 29, 2011 12:51 pm by ferdi7o

» BAYRAM NAMAZI
“ONA BEYAT EDİNİZ. ÇÜNKÜ O ALLAH’IN HALİFESİ MEHDİ’DİR” Hadis-i Şerifi EmptyПон Авг 29, 2011 12:18 pm by ferdi7o

» TERAVİH NAMAZI KILINIŞI
“ONA BEYAT EDİNİZ. ÇÜNKÜ O ALLAH’IN HALİFESİ MEHDİ’DİR” Hadis-i Şerifi EmptyПон Авг 29, 2011 12:15 pm by ferdi7o

» CENAZE NAMAZI KILINIŞI
“ONA BEYAT EDİNİZ. ÇÜNKÜ O ALLAH’IN HALİFESİ MEHDİ’DİR” Hadis-i Şerifi EmptyПон Авг 29, 2011 12:14 pm by ferdi7o

» CUMA NAMAZININ KILINIŞI
“ONA BEYAT EDİNİZ. ÇÜNKÜ O ALLAH’IN HALİFESİ MEHDİ’DİR” Hadis-i Şerifi EmptyПон Авг 29, 2011 12:12 pm by ferdi7o

» İlim ilim Bilmektir
“ONA BEYAT EDİNİZ. ÇÜNKÜ O ALLAH’IN HALİFESİ MEHDİ’DİR” Hadis-i Şerifi EmptyВто Авг 23, 2011 1:59 pm by ferdi7o

» TÜRK-İŞ’TE BİR AKŞAM
“ONA BEYAT EDİNİZ. ÇÜNKÜ O ALLAH’IN HALİFESİ MEHDİ’DİR” Hadis-i Şerifi EmptyПет Авг 19, 2011 12:39 am by ferdi7o

Май 2024
ПонВтоСряЧетПетСъбНед
  12345
6789101112
13141516171819
20212223242526
2728293031  

Календар Календар

free forum

Dostuz bizi bulun
www.dostuz.bulboard.com

“ONA BEYAT EDİNİZ. ÇÜNKÜ O ALLAH’IN HALİFESİ MEHDİ’DİR” Hadis-i Şerifi

Go down

“ONA BEYAT EDİNİZ. ÇÜNKÜ O ALLAH’IN HALİFESİ MEHDİ’DİR” Hadis-i Şerifi Empty “ONA BEYAT EDİNİZ. ÇÜNKÜ O ALLAH’IN HALİFESİ MEHDİ’DİR” Hadis-i Şerifi

Писане by ferdi7o Чет Авг 18, 2011 9:29 pm

“ONA BEYAT EDİNİZ. ÇÜNKÜ O ALLAH’IN HALİFESİ MEHDİ’DİR” Hadis-i Şerifi



Eûzubillâhimineşşeytânirracîm Bismillâhirrahmânirrahîm


Sevgili kardeşlerim!
Bir Cuma günün akşamında Allah’ın bir zikir sohbetinde, Efendimizin
himmetiyle yine gönül gönüleyiz. Yüce Rabbimize sonsuz hamd ve şükrolsun
ki, Allahû Tealâ’nın hak yolunda sevgi yolunda Efendimizin himmetiyle
gönül gönüleyiz.
Sevgili kardeşlerim! Sizlerle olmak o kadar güzel ki, Efendimizin
himmetiyle birlikte o kadar mutluyuz ki, inşaallah hidayet asrının bu
güzel kardeşliğini Efendimizin himmetiyle sahâbenin yolunda bütün
insanlığa hem anlatacağız, hem de inşaallah Efendimizin himmetiyle
birlik ve beraberlik içersinde, birlikte sevgiyi sunacağız, sevgili
kardeşlerim.

İnşaallah bu akşam da sohbetimizin konusu, “O’na bey’at ediniz. Çünkü O Allah’ın halifesi Mehdî’dir” Hadîs-i Şerifi.

İnşaallah bu sohbetimizde Hz. Muhammed (S.A.V) Efendimizin 14 asır
önce, Mehdi (A.S)’a tabiiyet ve biat etmemizin gerekliliği hakkındaki
Hadîs-i Şerif’lerini sunmak ve inşaallah sohbetime, birçok kaynaklardan
toparladığımız Peygamberimiz Muhammed (S.A.V) Efendimizin Hadîs-i
Şerifleri ile inşaallah başlamak istiyorum. Peygamber Efendimiz (S.A.V)
Mehdi (A.S) için buyurur ki:

4084) “… „Siz o geleni görünce kar üstünde emeklemek suretiyle de olsa (gidip) ONA BEY’AT EDİNİZ. ÇÜNKÜ O, ALLAH’IN HALİFESİ MEHDİ’DİR. Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman Yayınları: 10/348. hadîs no: 4084)



Bir gün Avf bin Malik’e Allah Resûlü der ki: “Çok karanlıklı
ve şiddetli bir kısım fitneler gelir. Derken fitneler birbirlerini takip
eder
. O kadar ki bu Ehl-i Beytimden Mehdi denilen bir zât çıkıncaya kadar devam eder. SEN ONA ULAŞTIĞINDA TÂBÎ OL Kİ, HİDAYETTE OLANLARDAN OLASIN. (Suyuti, el-Havî, 2:67, 68; el-Burhan, v. 87a.)

(Hz. İbn-i Mes’ud RA’dan rivayet edildiğine göre, Peygamber
Efendimiz (S.A.V) şöyle buyuruyor: O (Mehdi (as) arza sahip olur ve
kendisinden önce baskı ve zulümle dolu olan arzı, doğruluk ve adaletle
doldurur. Sizden veya sonra gelenlerden birisi ona yetişirse, kar üzerine sürünerek dahi olsa, gelsin ONA KATILSIN! MUHAKKAK Kİ ONLAR HİDAYET SANCAKLARIDIR.
(Cevad”Râmûz el-Ehàdîs, Hadîsler Deryası” Kıyâmet Alametleri, 1982) 135/3.



İbn-i Cerir, Tehzib-il Asar’da şöyle tahric etti(ortaya koydu):Muhammed ümmetinin en hayırlısı ve sizin zorlukları gideren veliniz olan kimseye katılın… O Mehdi’dir.(Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 57) 4084) “…

26- Taberanî, Avf bin Malik’ten Resûlullah (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu tahriç etmiştir: “Ey Avf, ümmet yetmiş üç fırkaya bölündüğünde durumunuz nasıl olacak? Onların biri cennetlik, geri kalanı ise cehennemliktir.” Sonra
ahir zamanın fitnelerinden bazılarını zikretti. Sonra da şöyle buyurdu:
“Sonra çok karanlık ve dehşetli bir fitne gelecek ve onu diğer fitneler
izleyecek. Sonunda benim Ehl-i Beyt’imden Mehdi denilen biri çıkacak.
EĞER ONU GÖRÜRSEN, ONA TÂBÎ OL Kİ, HİDAYETE ERENLERDEN OLASIN.”(el-Havî Li’l-Feteva, c.2, s.67; Müntehab-u Kenz’il-Ummal, c.5, s.404.)



Tozlu, dumanlı karanlık bir fitne görülecek, bunu diğerleri takib edecek, ta ki Ehli Beyt’imden kendisine Mehdi denilen bir zat çıkıncaya kadar. ŞAYET ONA YETİŞİRSEN ONA TÂBÎ OL VE HİDAYETE ERENLERDEN OL. (Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 26)
İşte görüldüğü gibi sevgili kardeşlerim! Peygamber Efendimiz (S.A.V),
bütün bu Hadîs-i Şerif’lerde, Mehdi (A.S)’a tabiiyet ve biatı emir
buyurmaktadır. İnşaallah tabiiyet ve biat nedir konusuna geçmeden önce
kısaca sevgili kardeşlerime, zamanınızda yalnış yorumlanan bir konuyu
arz etmek istiyorum.

Bazıları diyorlar ki: “Mehdi (A.S), kendisinin Hz. Mehdi olduğunu
bilmeyecektir” diyorlar. Ve bu konuya başka bir görüşle yaklaşan
bazıları da: “Mehdi (A.S) kendisini gizleyecektir” diyorlar.

Oysaki bütün bu Hadîs-i Şerif’lere baktığımızda, Peygamber Efendimiz
(S.A.V) burada açık olarak Mehdi (A.S)’ın gizlenmeyeceğini gösteriyor.
Bu Hadîs-i Şerif’lere baktığımızda, Peygamber Efendimiz (S.A.V) burada: Siz o geleni görünce kar üstünde emeklemek suretiyle de olsa (gidip) ONA BEY’AT EDİNİZ. ÇÜNKÜ O, ALLAH’IN HALİFESİ MEHDİ’DİR.” buyuruyor.



Buradaki Siz o geleni görünce veya eğer onu görürsen ifadeleri,
çok açık olarak Mehdi (A.S)’ın kimliğinin mutlaka tanınacağını
gösteriyor. Ve gene müteşabih olan birçok Hadîs-i Şerifler de Mehdi
(A.S)’ın semadan yani uydudan yansıyan televizyon ekranlarında mutlaka
çağırılacağını ve tanıtılacağını bildiriyor:



Çok yaygın ve sona ermesi mümkün görülmeyen bir fitne çıkacak ve bu fitne semadan 3 kez ”EMİR MEHDİ’DİR, GERÇEK ODUR” şeklindeki nidaya kadar sürecektir. (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 55, Kıyâmet alametleri 200)
Sevgili kardeşlerim! Gene görüldüğü gibi bu hadîsde de Mehdi (A.S)’ın
kimliğinin kesin olarak bildirileceği ve devrin bir imamı olarak
tanıtılacağını gösteriyor.

Demek ki sevgili kardeşlerim! Fakat eğerki zamanımız alimlerinin
görüşleri gibi Mehdi (A.S) kendisinin Hz. Mehdi olduğunu kesin olarak
bildirmeseydi, o zaman Mehdi (A.S) kendisini bilmeyeceği veya kendisini
bildirmeyeceği için, herbir gurup kendi başındaki önderlerinin veya
mürşidlerinin yaptığı çalışmalara bakarak, hüsnü zan ile başlarındakinin
Hz. Mehdi (A.S) olduğunu zannederdi ve her şey karmakarışık olurdu ve o
zaman hiç kimse Mehdi (A.S)’ın gerçek kimliğini öğrenemezdi ve herkes
zanla hareket ederdi. Fakat bu hadîsdeki; “emir Mehdi’dir, gerçek O’dur” ifadesine
baktığımızda, demek ki Mehdi (A.S) zanla değil, gerçekten kesin olarak
bilinecek ve tanıtılacaktır. Yüce Rabbimiz, Yunus Suresinin 36. âyetinde
şöyle buyuruyor:

10/YÛNUS-36: Ve mâ yettebiu ekseruhum illâ
zannâ(zannen), innez zanne lâ yugnî minel hakkı şey’â(şey’en), innallâhe
alîmun bimâ yef’alûn(yef’alûne).


Ve onların çoğu zandan başka bir şeye tâbî olmaz. Şüphesiz zan,
haktan bir şey kazandırmaz. Muhakkak ki Allah, onların yaptıklarını
bilendir.
Demek ki sevgili kardeşlerim! Hazreti Muhammed (S.A.V) Efendimiz,
devrin halifesi olarak Mehdi (A.S)’a biat etmemizi, O’na katılmamızı,
O’na tâbî olmamızı kesin olarak emrettiğine göre, demek ki Mehdi
(A.S)’ın kim olduğu da kesin olarak bilinecektir ki; insanlar O’nun
kesin olarak Mehdi (A.S) olduğunun bilinci altında O’na biat edecektir.

Öyleyse sevgili kardeşlerim! Bu duruma göre, bir önceki sohbetlerimizdeki Hadîs-i Şerif’de: Allah onu bir gecede irşad ve ıslah eder” diye
buyurulduğu gibi, Mehdi (A.S)’ı irşad ve ıslah ederek salâha, irşad
makamına ulaştıran Allahû Tealâ, Mehdi (A.S)’a mutlaka kendisinin Hz.
Mehdi olduğunu bildirecektir ve bildirmiştir. Ve Mehdi (A.S) da,
Peygamber Efendimiz Muhammed (S.A.V)’in vekili bir devrin imamı,
Allah’ın halifesi olarak kendisinin Allah’ın emirlerini tebliğ etmek
üzere yetkili kılındığını söyleyerek, Allah’ın tebliğini açık olarak
duyuracaktır ve duyurmaktadır.

İnşaallah, “Mehdi (A.S)’ın irşad edilmesi ve hayatı” sohbetimizdeki Hadîs-i Şerif’de: “Yaşı 30 ile 40 arasında olduğu halde gönderilecektir… Mehdi benim evlatlarımdandır. 40 yaşlarındadır.”diye
buyurulduğu gibi, 30 ile 40 yaşları arası, Mehdi (A.S)’ın mürşidi ile
birlikte yol aldığı ve kendisini henüz bilmediği dönemlerdir.

Fakat Mehdi (A.S) ne zaman ki 40 yaşına basmış ve Hadîs-i Şerif’de: “Mehdi benim evlatlarımdandır. 40 yaşlarındadır. ve gene: “Allah onu bir gecede irşad ve ıslah eder” diye buyurulduğu gibi, Allahû Tealâ Mehdi (A.S)’ı bir anda salâha ulaştırarak irşad makamının sahibi olarak tayin etmiş ve Mehdi (A.S)’a kendisini bildirmiştir
ve Mehdi (A.S) 40 yaşlarından sonra bir devrin imamı olarak Allah’tan
emir aldığını söyleyerek, Allah’tan getirdiği hakikatleri tebliğ etmek
üzere vazifeli kılınmıştır.

Mehdi (A.S), 1979-1980 senelerini gösteren 14. Asrın başında 40
yaşlarında vazifeye başlamıştır ve Said-i Nursî Hazretlerinin 14. Asrın
başında çıkacak diye müjdelediği ve üç büyük vazifenin sahibi olan Mehdi
(A.S), vazifesine hâlâ devam etmektedir ve Allah Mehdi (A.S) ile nurunu
tamamlayacaktır.

Öyleyse sevgili kardeşlerim! Bütün bu sohbetimizin başında
sunduğumuz, Mehdi (A.S)’a tabiiyet ve biat ile ilgili Hadîs-i
Şeriflerlerde de görüldüğü gibi, Mehdi (A.S) hidayet güneşidir ve bu
devrin bir imamıdır.

Öyleyse sevgili kardeşlerim, mademki Peygamber Efendimiz (S.A.V)
Hadîs-i Şerif’lerinde Mehdi (A.S)’a tabiiyet ve biat etmemiz gerektiğini
bize emir buyuruyor, öyleyse inşaallah tabiiyet ve biat konusundaki
âyetlere ve İslâm tarihinden aldığımız kaynaklara bakalım ve bu konuyu
inceleyelim. Fetih Suresinin 10. âyet-i kerimesinde şöyle buyuruluyor:

48/FETİH–10:İnnellezîne yubâyiûneke innemâ
yubâyiûnallâh (yubâyiûnallâhe), yedullâhi fevka eydîhim, fe men nekese
fe innemâ yenkusu alâ nefsih(nefsihî), ve men evfâ bi mâ âhede
aleyhullâhe fe se yu’tîhi ecren azîmâ(azîmen).


MUHAKKAK Kİ ONLAR, SANA TÂBÎ OLDUKLARI ZAMAN ALLAH’A TÂBÎ OLURLAR, ONLARIN ELLERİNİN ÜZERİNDE (Allah senin bütün vücudunda tecelli ettiği için ellerinde de tecelli etmiş olduğundan) ALLAH’IN ELİ VARDIR.
Bundan sonra kim (ahdini) bozarsa, o taktirde sadece kendi nefsi
aleyhine bozar (Allah’a verdiği yeminleri, ahdleri yerine getirmediği
için derecesini nakısa düşürür). Ve kim de Allah’a olan ahdlerine vefa
ederse (yeminini, misakini ve ahdini yerine getirirse), o zaman ona en
büyük mükâfat (ecir) verilecektir (cennet saadetine ve dünya saadetine
erdirilecektir).
Sevgili kardeşlerim! Rabbimizin Fetih Suresinin 10. âyetinde; “Muhakkak
ki onlar, sana tâbî oldukları zaman Allah’a tâbî olurlar. Onların
ellerinin üzerinde (Allah senin bütün vücudunda tecelli ettiği için
ellerinde de tecelli etmiş olduğundan) Allah’ın eli vardır.”

diye buyurduğu gibi burada sahâbenin, tâbiiyet esnasında biat ederken,
Kâinatın en Büyük Mürşidi Peygamber Efendimiz (S.A.V)’ in elini el el
üstüne koyarak tuttuğu ve el öptükleri açıklık kazanıyor ve bu âyet-i
kerimede mürşidin önündeki tâbiiyetin nasıl yapıldığı, açık olarak
bildiriliyor. Eşref Rumî Hazretleri, mürşidin önündeki tövbe için
buyurur ki:

Bil ki ey âziz kardeşim! Bunlar gerçek müridliğin şartlarındandır. Birincisi Tevbedir. Mürid, tevbe edip şeyhin irşadına teslim olmalıdır. Şeyhin elinden tutup bütün yaptıklarına ve günahlarına tevbe etmelidir. Çünki hakiki şeyhin eli, hakikatta Resûlullah (S.A.V) in eli gibidir, zira vekilidir. (TAM MÜZEKKİN NÜFUS Sayfa 443)
İnşaallah sevgili kardeşlerim, aynı şekilde Fetih Suresinin 10.
âyetiyle ilişkili olan İslâm tarihine baktığımızda, Ziyad İbn-i
İlaka’dan rivayet edilen bir hadîsde Cerir bin Abdullah için şöyle
buyurulur:

Mugire b. Şu’be (r.a.) nin ölümünde Cerir b.
Abdullah’ı halka şöyle hitap ederken işittim: “Size hiç bir ortağı
olmayan tek Allah’a sığınmayı vakar ve itidali tavsiye ediyorum. BEN ŞU ELİMLE ALLAH’IN RESÛLÜ’NE (S.A.V) İSLÂM’A GİRMEK ÜZERE BİAT ETTİM. O da bana, bütün müslümanlara nasihatta bulunmamı şart koştu…
(Hadîslerle Hz. Peygamber ve Ashabının Yaşadığı Müslümanlık Timaş yayın M. Yusuf Kandehlevi sayfa 239) Müsned-i Ebi Avane: 1/38; Buhari:1/4; Beyhaki
Sevgili kardeşlerim! Burada Cerir bin Abdullah Hazretleri, açık
olarak Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e İslâm’a girmek üzere O’na biat
ederek O’na tâbî olduğunu söylüyor.

Bilindiği gibi Peygamber Efendimiz (S.A.V), asaleten devrin imamıydı
ve asaleten devrin imamı olan Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in vefatından
sonra Hz. Ebû Bekir (R.A), vekâleten devrin imamlığını üstlenmişti. O
devirde Allah tarafından hidayetle vazifeli kılınmış olan devrin imamı
ve devrin halifesi idi. Fakat bütün sahâbe, Müslümanlar, daha önce
Peygamberimiz (S.A.V)’e tâbî oldukları ve O’nun önünde biat ettikleri
halde, Peygamberimiz (S.A.V)’in vefatından sonra hepsi Hz. Ebû Bekir’in
(R.A) önünde biat etmişlerdi. Çünkü bir devrin imamı vefat ettiğinde,
ondan sonraki vazifeli devrin imamına tâbî olarak biat etmek üzerimize
farz kılınmıştır. İslâm tarihinde Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in
vefatından sonra Hazreti Ebu Bekir (R.A)’a biat için buyurulur ki:

Ömer bu sözleri söylerken öne doğru çıkıyor ve biat etmek üzere ellerini Ebû Bekir’e doğru uzatıyordu…. Nihayet ensâr da sanki gökten büyük bir haber almışcasına koşuşarak Ebû Bekir’e biat etti…! Müslümanlar,
başlarında işlerini düzene sokacak bir halife olmaksızın bir gün bile
geçirmeyi hoş görmemişler ve bu duruma bir çözüm bulmaya çalışmışlardı…
Resûlullah henüz defnedilmemişti… Fakat Allah İslâm’ı ve Müslümanları o
gün Ebû Bekir’le onurlandırdı.
(“Beş Râşid Halife (Hulefâü’r Resûl),” Halid Muhammed Halid S.73)



3. (1737) Hz. Ömer atılarak:
“Bilakis, biz sana biat ediyoruz. Sen bizim efendimizsin, en
hayırlımızsın, üstelik Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)’a da en
sevgili olanımızsın!” dedi ve Hz. Ebû Bekir (radıyallâhu anh)’in elinden tutup ona biat etti. Hz. Ömer (radıyallâhu anh)’i müteakip halk da ona biat etti.
(İbrahim
Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları:6/459.) [Buhârî,
Fedâilu'l-Ashâb 5, Cenâiz 3, Megâzi 83; Nesâî, Cenâiz 11, (4, 11).]




4. (1738)- (Hz. Ömer der ki:) Hz. Ebû Bekir’e: “Ey Ebû Bekr, uzat elini!” dedim. Elini uzattı, ben ona biat ettim. Muhacirler de biat ettiler. Sonra da Ensâr biat etti.” (İbrahim
Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ
Yayınları:6/465-469.[Buhârî, Muhâribin 30, 31, İ'tisâm 16, Mezâlim 19,
Menâkıbu'l-Ensâr 46, Megâzî 11; Müslim, Hudud 15, (1691)

Sevgili kardeşlerim! Görüldüğü gibi bütün sahâbe, Ensar ve Muhacirin,
Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in vefatından sonra Hz. Ebû Bekir (R.A)’a
tâbî olup önünde biat etmişlerdi. Ve daha sonra Hz. Ebu Bekir’in (R.A)
vefatından sonra da Hazreti Ömer (R.A) devrin imamlığını üstlenmişti.
İslâm tarihinde buyurulur ki:

Umeyr b. Atiyye anlatıyor: Ömer b. Hattab’a geldim ve: “Ey mü’minlerin emiri!… UZAT ELİNİ DE SANA BİAT EDEYİM. dedim. (Hz. Ömer r.a.)Elini uzattı ve güldü: “BU BİZİM SİZE, SİZİN BİZE KARŞI HEPİMİZİN VAZİFESİDİR.” dedi. (Kenz’ul-Ummal: 1/81) (Hadîslerle Hz. Peygamber ve Ashabının Yaşadığı Müslümanlık Timaş yayın M. Yusuf Kandehlevi sayfa 252)


Eshab’ın Hz. Ömer’e (r.a.) biatı: Enes (r.a.) anlatıyor: Medine’ye geldim. Ebû Bekir vefat etmiş ve Ömer halife seçilmişti. Ömer’e: “UZAT ELİNİ, senden önceki arkadaşlarına biat ettiğim gibi, gücümün yettiğince dinlemek ve itaat etmek üzere SANA BİAT EDEYİM.” dedim. (Ibn-i Sa’d;Ibn-i Ebi Şeybe; Tayalisi; Kenz’ul-Ummal: 1/81) (Hadîslerle Hz. Peygamber ve ashabının yaşadığı müslümanlık Timaş yayın M. Yusuf Kandehlevi sayfa 252)

Sevgili kardeşlerim! Devrin İmamına biat ve itaat, önünde tövbe
ederek, Allah’ın ve Kur’ân’ın emirlerine itaat edeceğine dair Allah’a
söz vererek, yemin etmektir. Yani sahâbe, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e
tâbî oldukları zaman, önünde hem tövbe etmiş ve hem de Allah’a ve
Peygamberimiz (S.A.V)’e itaat edeceklerine, Allah’a ulaştıran Sıratı
Mustakîm üzerinde kalmak için yapılması gereken bütün emirleri yerine
getireceklerine ve güçleri yettiğince Peygamberimizin şeriatını,
hidayeti bütün dünyaya yayacaklarına dair biat etmişlerdi.

Peygamberimiz (S.A.V)’in vefatından sonraki devrin imamları da aynı
şekilde insanların hidayete ermeleri için vazifeli olmaları sebebiyle,
her devirde bulunan devrin imamlarına tâbî olmak ve Allah’ın,
Peygamberimiz’in ve Kur’ân’ın emirlerine uyacağına ve dînin gerekli
emirlerini yerine getireceğine dair ona itaat etmek gerekmektedir.

Buradaki Hz. Ömer’e (R.A) biat eden kişinin: “gücümün yettiğince dinlemek ve itaat etmek üzere SANA BİAT EDEYİM” ve ayrıca Hz. Ömer’in (R.A) bunun karşılığında; “Bu (biat ve itaat) bizim size, sizin bize karşı hepimizin vazifesidir.”sözünden
de anlaşıldığı gibi, devrin imamına itaat etmek üzere biat etmek
üzerimize farzdır. Abdullah b. Amr b. el-As (r.a), Hz. Peygamber (S.A.V)
'in şöyle dediğini rivayet ediyor:

“Bir kimse imama bey'at eder de ona saklayan elini ve kalbinin semeresini verirse (yani devrin imamına elini vererek biat eder ve gerçekten îmân ile kalbini vererek, ona tâbî olursa) ELİNDEN GELDİĞİ TAKTİRDE HEMEN ONA İTAAT ETSİN! Müslim, İmare 46, , Beyat 25, Ahmed 2/161.


Sevgili kardeşlerim! Bildiğiniz gibi Hz Ömer (R.A)’ın vefatından
sonra Hz. Osman (R.A) devrin imamlığını üstlenmişti ve gene sahâbe aynı
şekilde O’na tâbî olup biat etmişlerdi. İslâm tarihinde şöyle buyurulur:



10. (1744)-Bunun üzerine
Abdurrahman onlara: …..Dedi. Sonra diğerine yönelerek, ona da buna
benzer sözler söyledi. Her ikisinden de misak (yani kesin söz) aldıktan
sonra: "Ey Osman kaldır elini!" dedi ve ona biat etti. Ali (radıyallâhu anh)'de biat etti. Sonra (kapılar açıldı) Medine halkı da gelip Hz. Osman'a biat etti."
(İbrahim
Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları:6/490-493. H.
no: 1744) [Buhârî, Fedâilu'l-Ashâb 8, Cenaiz 96, Cihad 174, Tefsir, Haşr
5, Ahkâm 43.]


Bunun üzerine insanlar koşup Osman’a biat etmeye başladılar. OSMAN’A (r.a.) BİAT ETMEK İÇİN ONUN ELİNİ TUTAN İLK ALİ OLDU… ardından diğer Müslümanlar gelerek Osman’a biat ettiler… Beş Râşid Halife (Hulefâü’r Resûl),” Halid Muhammed Halid S. 280,281



İslâm’a giren İranlıların Hz. Osman’a Biatları: Ebû Amir anlatıyor: Müslüman İranlılardan bir grup, Hz. Osman (r.a.) a geldiler.
Ve Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmamak, namazı dosdoğru kılmak, zekatı
vermek, Ramazan orucunu tutmak ve Mecusî bayramlarını terketmek üzere ona biat ettiler. Osmanda bu hususları kabul eden İranlıların biatını kabul etti.
(Müsned-i Ahmed b. Hanbel; Kenz’ul-Ummal:1/81) (Hadîslerle Hz. Peygamber ve Ashabının Yaşadığı Müslümanlık Timaş yayın M. Yusuf Kandehlevi sayfa 252)
Sevgili kardeşlerim! Bilindiği gibi sahâbe aynı şekilde Hz. Osman’ın
vefatından sonra Hz. Ali (R.A) Efendimize tâbî olup O’na biat
etmişlerdi. Gene İslâm tarihinde buyurulur ki:

İyiyle kötüyü birbirinden ayırabilen, akıl ve izan sahibi Medineli insanlar ileri atılıp, isyancılardan önce İmam Ali’ye halife olarak biat etmeye başladılar (Beş Râşid Halife (Hulefâü’r Resûl),( Halid Muhammed Halid S. 438)



İbni Kesir şöyle diyor: Seyf b. Ömer, bir grup hocasından
nakletti: …Neticede yine Hz. Ali’ ye müracaat ettiler, onun üzerinde
ısrar ettiler. el-Eşturu’n-Nehai elini tuttu ve O’na bey’at etti.
El-Eidâye ve’n-Nihâye 7/227, Taberİ 4/434
Ve bilindiği gibi Hz. Ali (R.A)’ın vefatından sonra da Hz. Hasan (R.A)’a biat edilmişti. Şöyle buyurulur:



Hz. Hasan (radıyallâhu anh), Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm)’ ın torunudur. Babası Hz. Ali, annesi Hz.
Fatıma (radıyallâhu anhümâ)’dır…Babası Hz.Ali (radıyallâhu anh) şehid edildiği zaman (hicretin 40. yılı Ramazan’ı) kendisine biat edilmişti. Biat akdi, babasının ölüm anlarında tamamlanmıştır. Biat edenlerin, sayıca 40 binden fazla olduğu belirtilir. (
İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları:6/501.1746. Hadîsin açıklaması)
Sevgili kardeşlerim! Peygamber Efendimiz (S.A.V) bir Hadîs-i Şerif’de buyurur ki:



“Ve ene nefahatun fetearadu ve men lem narif imame zamanihi felyemutu meyteten cahiliyetten.

“Size ruh verenler gelecek, onları arayıp bulun. Kim zamanın imamına tâbî olmazsa cahiliyet üzere ölür.” (Hadîs-i Şerif)
Sevgili kardeşlerim! Bir başka hadîslerinde de Peygamberimiz Muhammed
(S.A.V), Huzeyfetü’l-Yemanî’nin bir sorusu üzerine hayırdan sonra şer,
şerden sonra sulh olacağını bildirmiş, “Bu sulhtan sonra ne olacak?”
dediğinde de şöyle buyurmuşlardı: “Dalâlete davet edilecek. İşte sen o gün bir halife gördüğünde ağacın kökünü ısırarak da olsa ölünceye kadar ona koş.”buyurmuşlardır. (Ebu Avane, Müsned, 4:476.)

Ve gene Ebû Hazım (r.a.)’dan rivayet edilen hadîsde, Ebû Hazım Resûlullah’ın (S.A.V) buyurduğu bir hadîs için demiş­tir ki:

44- (1842) Ebû Hureyre ile beş sene düşüp kalktım. Onu Hz. Peygamber (S.A.V)’ den şu hadîsi rivayet ederken dinledim. Şöyle buyurmuştur:



“Beni İsrail’i Peygamberler idare ederdi. Bir peygamber vefat
et­ti mi yerine (başka) bir peygamber geçerdi. Şu bir gerçektir ki
benden sonra peygamber yoktur. AMA HALİFELER GELECEK HEM DE ÇOK OLACAKLAR.” Ashab: O halde bize ne emredersin? dediler.




“BİRİNCİYE VE ONDAN SONRA GELENE (SIRA İLE) YAPTIĞINIZ BEY’ATI TUTUN!”
Müslim, imare 44 H. No. 1842, 3/147 Buhari, Enbiya 5, Fethu’l, Bârî
6/495, , İbni Mâce, Ci-had 42k, H. No. 2871, 2/958, Ahmed 2/97

Sevgili kardeşlerim! Burada Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in “hem de çok olacaklar”
buyruğu, sadece 4 Raşid halife değil, O’ndan sonrada kıyâmete kadar her
devirde mutlaka Allah’ın vazifeli kıldığı, insanları hidayete erdiren
devrin imamlarının geleceğine işaret ediyor. Ve ayrıca “birinciye ve ondan sonra gelene (sıra ile) yaptığınız bey’atı tutunuz!”
buyruğu ise, bir devrin imamı vefat ettiğinde arkasından Allah’ın
vazifeli kıldığı diğer devrin imamına tâbî olunması, ONA BİAT EDİLMESİ
gerektiğini açık olarak gösteriyor.

Sevgili kardeşlerim! Bildiğiniz gibi Hz. Ebu Bekir (R.A), Hz. Ömer
(R.A), Hz. Osman (R.A) ve Hz. Ali (R.A) Efendimiz, dört büyük Raşid
halifedir ve Secde Suresinin 24. âyetinde: Ve cealnâ minhum eimmeten yehdûne bi emrinâ lemmâ saberû ve kânû bi âyâtinâ yûkınûn(yûkınûne). ONLARDAN(insanlardan)İMAMLAR
KILDIK, EMRİMİZLE İNSANLARI HİDAYETE ERDİRSİNLER (Allah’a insanların
ruhlarını ulaştırsınlar) DİYE, sabırlarından dolayı ve âyetlerimize
(Allah’ın âyetlerine) yakîn hasıl ettikleri için.
diye
buyurulduğu gibi, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’den sonra her devirde
vekâleten vazifeli olan Hazreti Ebu Bekir (R.A), Hz. Ömer (R.A.), Hz.
Osman (R.A.), Hz. Ali (R.A.), Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin (R.A) ve onların
da arkalarından silsile halinde İmam-ı Zeynel Abidin (R.A), İmam-ı Bakır
(R.A), İmam-ı Caferi Sadık (R.A) ve daha sonraki devrelere
baktığımızda, İmam-ı Azam, İmam-ı Gazali, İmam-ı Rabbani, Abdulkadir
Geylanî, Mevlâna Celaleddin-i Rûmi, Yunus Emre Hazretleri, Mevlana Halid
Bağdadî Hazretleri ve onlar gibi devrin imamları Allah tarafından
hidayete erdirmekle vazifeli kılınmıştır ve onlara tâbî olunmuştur ve
görüldüğü gibi Allahû Teala hiçbir devreyi başıboş bırakmamıştır.

Ve sevgili Kardeşlerim! Mademki Allahû Tealâ hiçbir devreyi başıboş
bırakmamıştır, elbette ahir zamanda Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in
Hadîs-i Şerif’inde: “O’na bey’at ediniz, çünkü O Allah’ın halifesi Mehdi’dir” diye buyurduğu gibi Allahû Tealâ, Mehdi (A.S)’ı da devrin bir imamı, halifesi olarak hidayete erdirmekle vazifeli kılmıştır.

Sevgili kardeşlerim! Mehdi (A.S)’ın diğer devrin imamlarından
ayrıcalığı Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in müjdelediği, ahir zamanda üç
büyük vazifenin sahibi olan ve o büyük ünvanın sahibi Mehdi (A.S)
olmasıdır. Ve nasıl ki diğer vekâleten vazifeli hidayete erdiren devrin
imamlarına tâbî olunmuşsa, elbette devrin bir imamı olarak Mehdi (A.S)’a
da tabiiyet ve biat üzerimize düşen ve bütün insanlığın üzerine düşen
önemli bir görevdir. İnşaallah kardeşlerime kısaca bu konuyla ilgili
Hadîs-i Şerif’leri tekrar sunmak istiyorum:

Tozlu, dumanlı karanlık bir fitne görülecek, bunu diğerleri takib edecek, ta ki Ehli Beyt’imden kendisine Mehdi denilen bir zat çıkıncaya kadar. ŞAYET ONA YETİŞİRSEN ONA TÂBÎ OL VE HİDAYETE ERENLERDEN OL. (Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 26)



4084) “… „Siz o geleni görünce kar üstünde
emeklemek suretiyle de olsa (gidip) ONA BEY’AT EDİNİZ. ÇÜNKÜ O, ALLAH’IN
HALİFESİ MEHDİ’DİR.
Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman Yayınları: 10/348. hadîs no: 4084)
Öyleyse sevgili kardeşlerim! Her devirde zamanın imamına tâbî
olunduğu gibi, Peygamberimiz (S.A.V)’in müjdelediği ve bir Hadîs-i
Şerif’inde: Başlangıçta ben, ortasında Mehdi, sonunda İsa’nın içlerinde bulunacağı bir ümmet asla helâk olmayacaktır.” (Kıyâmet Alâmetleri-191)
diye övdüğü ve ahir zamanda bütün dünyada hidayeti, sulh ve sükûnu,
sevgiyi ve kardeşliği sağlayacak ve bütün dünyada dînleri birleştirecek,
karanlıkları ortadan kaldıracak ve gerçek kardeşliği, gerçek sevgiyi
getirecek olan, Allah’ın halifesi Hz. Mehdi (A.S)’a tâbî olmanın ve O’na
biat etmenin gerekliliği gayet ma’kul ve üzerinde düşünülmeye bile
mahal bırakmayacak kadar açıktır, öyle değil mi?

Sevgili kardeşlerim! El ele, gönül gönüleyiz. Biz kardeşler olarak, o
sevgiyi yaşıyoruz. Yine el ele, gönül gönüle biz kardeşlerin mutlu
olduğumuz gibi, bütün insanlığın da hem dünyalarının, hem ahiretlerinin
mutlu olmasını, Allah’a ulaşmayı Yüce Rabbimizden dilemelerini, yine
Yüce Rabbimizden dileyerek inşaallah Efendimizin himmetiyle sohbetimi
burada tamamlamak istiyorum. Hepinizi çok ama çok seviyorum. Allah
hepinizden razı olsun, sevgili kardeşlerim. (El Fatiha ma es Salâvât)



Sadıkun K. Mevlûd
ferdi7o
ferdi7o
Admin Webmaster

Брой мнения : 139
Join date : 07.07.2011
Age : 33

Върнете се в началото Go down

Върнете се в началото

- Similar topics

 
Права за този форум:
Не Можете да отговаряте на темите