KAF SURESI
Страница 1 от 1
KAF SURESI
KAF
Bismillâhirrahmânirrahîm
Mecîd (şerefli) Kur'ân'a andolsun.
gelmesine şaşırdılar. Bunun üzerine kâfirler: “Bu şaşılacak bir şey.”
dediler.
diriltileceğiz)?” İşte bu, uzak (gerçekleşmesi mümkün olmayan) bir
dönüştür.
biliyorduk. Ve katımızda (illiyyine ve siccîne yerleştirilen bütün zamanlardaki
bütün olayları) muhafaza eden bir kitap vardır.
onu yalanladılar. Bu durumda onlar, karışık bir emr (problem) içindeler.
semayı nasıl bina ettiğimize ve onu nasıl süslediğimize bakmıyorlar mı? Ve onun
hiçbir çatlağı yoktur.
oraya sağlam dağlar attık (yerleştirdik). Ve orada her çeşit bitkiden güzel
çiftler yetiştirdik.
dileyen) bütün kullarına basiret olsun (onların kalp gözleri açılsın) ve (çok)
zikretsinler (daimî zikre ulaşsınlar) diye.
(yağmur) indirdik. Böylece onunla bahçeler ve hasat edilen hububat
yetiştirdik.
ağaçları (yetiştirdik).
ölü beldeye hayat verdik. (Ölümden sonra topraktan) Çıkış (diriliş), işte bunun
gibidir.
Semûd halkı da (resûllerini) yalanladı.
Ad (kavmi), Firavun ve Lut (A.S)'ın kardeşleri de.
resûllerini yalanladı. Böylece vaadim (cezam) hak oldu (Allah'ın vaadi yerine
geldi).
Hayır (öyle değil), onlar (ölümden sonra) yeniden yaratılıştan şüphe
içindeler.
ne vesveseler vereceğini biliriz. Ve Biz, ona şah damarından daha
yakınız.
(tesbit edici melek), (amelleri) tespit ederler.
gözetleyiciler (tarafından tespit edilmiş) olmasın.
ondan kaçtığın şey budur.
günüdür.
filmini çeken) ve bir şahit ile gelir.
ki sen bundan gaflet içindeydin. İşte senden perdeni kaldırdık. Artık bugün
senin görüşün keskindir.”
(hayat filmi), benim yanımda hazır olan şeydir.” der.
ikiniz onu şiddetli azabın içine atın!”
uzak bir dalalet içindeydi.” der.
önce vaadimi (cezamı) bildirmiştim.” der.
zulmedici değilim.”
fazlası var mı?” der.
yaklaştırıldı.
Bütün evvab (ruhu Allah'a ulaşarak sığınmış), ve hafîz olanlar (başlarının
üzerine devrin imamının ruhu ulaşmış olanlar) için.
ulaşmayı dileyen) bir kalple (Allah'ın huzuruna) gelenler (için).
ebediyyet (sonsuzluk) günüdür.
katımızda daha fazlası vardır.
önce, yakıp yıkmak ve şiddet bakımından, onlardan daha kuvvetli nice nesilleri
helâk ettik. Oysaki beldelerde (helâk olmaktan kurtulmak için) gezip dolaştılar,
yer araştırdılar. Kaçıp kurtulacak bir yer var mı ki ?
ilka edilenleri işitebilen ve (kalp gözleri ile Allah'a) şahit olan kişiler için
mutlaka ibret vardır.
andolsun ki, gökleri ve yeri ve ikisinin arasındakileri altı günde yarattık. Ve
Bize (hiç)bir yorgunluk dokunmadı.
onların söyledikleri şeylere sabret. Ve Rabbini, güneşin doğuşundan evvel ve
batışından evvel, hamd ile tesbih et (zikret).
arkasından O'nu tesbih et.
ona kulak ver.
sonra topraktan), çıkış günüdür.
dönüş Bize'dir.
ayrılır (onlar topraktan çıkarak yükselirler). İşte bu haşr (topraktan çıkararak
insanları Mahşer Meydanı'nda toplamak), Bizim için kolaydır.
söylediklerini, en iyi Biz biliriz. Ve sen onların üzerine, cabbar (zorlayıcı)
değilsin. Öyleyse Benim vaadimden (vaadettiğim cezadan, azaptan) korkanları
Kur'ân ile ikaz et.
Bismillâhirrahmânirrahîm
50/KAF-1: Kâf vel kur’ânil mecîd(mecîdi).
Kâf. Mecîd (şerefli) Kur'ân'a andolsun.
50/KAF-2: Bel acibû en câehum munzirun minhum fe kâlel kâfirûne hâzâ
şey’un acîbun.
Hayır, kendilerinden bir nezirin onlara şey’un acîbun.
gelmesine şaşırdılar. Bunun üzerine kâfirler: “Bu şaşılacak bir şey.”
dediler.
50/KAF-3: E izâ mitnâ ve kunnâ turâbâ(turâben), zâlike rec’un
baîdun.
“Biz öldüğümüz ve toprak olduğumuz zaman mı (yeniden baîdun.
diriltileceğiz)?” İşte bu, uzak (gerçekleşmesi mümkün olmayan) bir
dönüştür.
50/KAF-4: Kad alimnâ mâ tenkusul ardu minhum, ve indenâ kitâbun
hafîzun.
Arzın (toprağın) onlardan neleri eksilteceğini biz hafîzun.
biliyorduk. Ve katımızda (illiyyine ve siccîne yerleştirilen bütün zamanlardaki
bütün olayları) muhafaza eden bir kitap vardır.
50/KAF-5: Bel kezzebû bil hakkı lemmâ câehum fe hum fî emrin
merîcin.
Hayır (öyle değil), onlar kendilerine hak gelince merîcin.
onu yalanladılar. Bu durumda onlar, karışık bir emr (problem) içindeler.
50/KAF-6: E fe lem yanzurû iles semâi fevkahum keyfe beneynâhâ ve
zeyyennâhâ ve mâ lehâ min furûcin.
Öyleyse üzerlerindeki zeyyennâhâ ve mâ lehâ min furûcin.
semayı nasıl bina ettiğimize ve onu nasıl süslediğimize bakmıyorlar mı? Ve onun
hiçbir çatlağı yoktur.
50/KAF-7: Vel arda medednâhâ ve elkaynâ fîhâ revâsiye ve enbetnâ fîhâ
min kulli zevcin behîcin.
Ve arz; onu döşedik, yaydık ve min kulli zevcin behîcin.
oraya sağlam dağlar attık (yerleştirdik). Ve orada her çeşit bitkiden güzel
çiftler yetiştirdik.
50/KAF-8: Tebsıraten ve zikrâ li kulli abdin
munîbin.
Münib olan (Allah'a yönelen: Allah'a ulaşmayı munîbin.
dileyen) bütün kullarına basiret olsun (onların kalp gözleri açılsın) ve (çok)
zikretsinler (daimî zikre ulaşsınlar) diye.
50/KAF-9: Ve nezzelnâ mines semâi mâen mubâreken fe enbetnâ bihî
cennâtin ve habbel hasîdi.
Ve gökten mübarek (bereketli) su cennâtin ve habbel hasîdi.
(yağmur) indirdik. Böylece onunla bahçeler ve hasat edilen hububat
yetiştirdik.
50/KAF-10: Ven nahle bâsikâtin lehâ tal’un
nadîdun.
Ve üst üste kümelenmiş tomurcukları olan uzun hurma nadîdun.
ağaçları (yetiştirdik).
50/KAF-11: Rızkan lil ibâdi ve ahyeynâ bihî beldeten meytâ(meyten),
kezâlikel hurûcu.
Kullar için rızık olsun diye. Ve onunla kezâlikel hurûcu.
ölü beldeye hayat verdik. (Ölümden sonra topraktan) Çıkış (diriliş), işte bunun
gibidir.
50/KAF-12: Kezzebet kablehum kavmu nûhın ve ashâbur ressi ve
semûdu.
Onlardan evvel Hz. Nuh'un kavmi, Ress'in halkı ve semûdu.
Semûd halkı da (resûllerini) yalanladı.
50/KAF-13: Ve âdun ve fir’avnu ve ihvânu lûtın.
Ve Ad (kavmi), Firavun ve Lut (A.S)'ın kardeşleri de.
50/KAF-14: Ve ashâbul eyketi ve kavmu tubbain, kullun kezzeber rusule
fe hakka vaîdi.
Ve Eyke halkı ve Tubb kavmi, hepsi fe hakka vaîdi.
resûllerini yalanladı. Böylece vaadim (cezam) hak oldu (Allah'ın vaadi yerine
geldi).
50/KAF-15: E fe ayînâ bil halkıl evvel(evveli), bel hum fî lebsin min
halkın cedîd(cedîdin).
Yoksa Biz, ilk yaratışta aciz miydik? halkın cedîd(cedîdin).
Hayır (öyle değil), onlar (ölümden sonra) yeniden yaratılıştan şüphe
içindeler.
50/KAF-16: Ve lekad halaknel insâne ve na’lemu mâ tuvesvisu bihî
nefsuh(nefsuhu), ve nahnu akrebu ileyhi min hablil
verîdi.
Ve andolsun ki insanı Biz yarattık. Ve nefsinin ona nefsuh(nefsuhu), ve nahnu akrebu ileyhi min hablil
verîdi.
ne vesveseler vereceğini biliriz. Ve Biz, ona şah damarından daha
yakınız.
50/KAF-17: İz yetelakkâl mutelakkîyâni anil yemîni ve aniş şimâli
kaîdun.
O zaman, sağda ve solda oturan iki telâkki edici kaîdun.
(tesbit edici melek), (amelleri) tespit ederler.
50/KAF-18: Mâ yelfızu min kavlin illâ ledeyhi rakîbun
atîdun.
Bir söz söylenmez ki, onun yanında hazır atîdun.
gözetleyiciler (tarafından tespit edilmiş) olmasın.
50/KAF-19: Ve câet sekretul mevti bil hakk(hakkı), zâlike mâ kunte
minhu tehîdu.
Ve ölüm sarhoşluğu hak ile geldi. İşte senin minhu tehîdu.
ondan kaçtığın şey budur.
50/KAF-20: Ve nufiha fîs sûr(sûri), zâlike yevmul
vaîdi.
Ve sur'a üflendi. İşte bu vaîd (ikaz) vaîdi.
günüdür.
50/KAF-21: Ve câet kullu nefsin meahâ sâikun ve
şehîdun.
Ve bütün nefsler beraberinde bir saik (hayat şehîdun.
filmini çeken) ve bir şahit ile gelir.
50/KAF-22: Lekad kunte fî gafletin min hâzâ fe keşefnâ anke gıtâeke fe
besarukel yevme hadîdun.
(Allahû Teâla buyurur): “Andolsun besarukel yevme hadîdun.
ki sen bundan gaflet içindeydin. İşte senden perdeni kaldırdık. Artık bugün
senin görüşün keskindir.”
50/KAF-23: Ve kâle karînuhu hâzâ mâ ledeyye
atîd(atîdun).
Ve onun yakınında olan (melek): “İşte bu atîd(atîdun).
(hayat filmi), benim yanımda hazır olan şeydir.” der.
50/KAF-24: Elkıyâ fî cehenneme kulle keffârin
anîdin.
“Bütün inatçı kâfirleri cehenneme atın!”anîdin.
50/KAF-25: Mennâın lil hayri mu’tedin
murîbin.
“Hayra mani olan, haddi aşan, şüphe eden …”murîbin.
50/KAF-26: Ellezî ceale meallâhi ilâhen âhara fe elkıyâhu fîl azâbiş
şedîdi.
“O, Allah ile beraber başka ilâh edindi. Öyleyse şedîdi.
ikiniz onu şiddetli azabın içine atın!”
50/KAF-27: Kâle karînuhu rabbenâ mâ etgaytuhu ve lâkin kâne fî dalâlin
baîdin.
Onun yakını: “Rabbimiz onu ben azdırmadım, fakat o baîdin.
uzak bir dalalet içindeydi.” der.
50/KAF-28: Kâle lâ tahtesımû ledeyye ve kad kaddemtu ileykum bil
vaîdi.
(Allahû Teâla): “Huzurumda kavga etmeyin. Size daha vaîdi.
önce vaadimi (cezamı) bildirmiştim.” der.
50/KAF-29: Mâ yubeddelul kavlu ledeyye ve mâ ene bi zallâmin lil
abîd(abîdi).
“Katımda söz değiştirilmez. Ve Ben, kullarıma abîd(abîdi).
zulmedici değilim.”
50/KAF-30: Yevme nekûlu li cehenneme helimtele’ti ve tekûlu hel min
mezîdin.
O gün cehenneme: “Doldun mu?” deriz. Ve o: “Daha mezîdin.
fazlası var mı?” der.
50/KAF-31: Ve uzlifetil cennetu lil muttekîne gayre
baîdin.
Ve cennet, takva sahipleri için uzak olmayarak baîdin.
yaklaştırıldı.
50/KAF-32: Hâzâ mâ tûadûne li kulli evvâbin
hafîz(hafîzin).
İşte size vaadolunan şey budur (cennettir). hafîz(hafîzin).
Bütün evvab (ruhu Allah'a ulaşarak sığınmış), ve hafîz olanlar (başlarının
üzerine devrin imamının ruhu ulaşmış olanlar) için.
50/KAF-33: Men haşiyer rahmâne bil gaybi ve câe bi kalbin
munîbin.
Gaybda Rahmân'a huşu duyanlar ve münib (Allah'a munîbin.
ulaşmayı dileyen) bir kalple (Allah'ın huzuruna) gelenler (için).
50/KAF-34: Udhulûhâ bi selâm(selâmin), zâlike yevmul
hulûd(hulûdi).
Oraya selâmla (selametle) girin. İşte bu hulûd(hulûdi).
ebediyyet (sonsuzluk) günüdür.
50/KAF-35: Lehum mâ yeşâûne fîhâ ve ledeynâ
mezîdun.
Onlar için orada diledikleri herşey vardır. Ve mezîdun.
katımızda daha fazlası vardır.
50/KAF-36: Ve kem ehleknâ kablehum min karnin hum eşeddu minhum batşen
fe nakkabû fîl bilâd(bilâdi), hel min mahîsin.
Ve onlardan fe nakkabû fîl bilâd(bilâdi), hel min mahîsin.
önce, yakıp yıkmak ve şiddet bakımından, onlardan daha kuvvetli nice nesilleri
helâk ettik. Oysaki beldelerde (helâk olmaktan kurtulmak için) gezip dolaştılar,
yer araştırdılar. Kaçıp kurtulacak bir yer var mı ki ?
50/KAF-37: İnne fî zâlike le zikrâ li men kâne lehu kalbun ev elkâs
sem’a ve huve şehîdun.
Muhakkak ki bunda kalpleri olan ve sem’a ve huve şehîdun.
ilka edilenleri işitebilen ve (kalp gözleri ile Allah'a) şahit olan kişiler için
mutlaka ibret vardır.
50/KAF-38: Ve lekad halaknes semâvâti vel arda ve mâ beynehumâ fî
sitteti eyyâmin ve mâ messenâ min lugûb(lugûbin).
Ve sitteti eyyâmin ve mâ messenâ min lugûb(lugûbin).
andolsun ki, gökleri ve yeri ve ikisinin arasındakileri altı günde yarattık. Ve
Bize (hiç)bir yorgunluk dokunmadı.
50/KAF-39: Fasbir alâ mâ yekûlûne ve sebbih bi hamdi rabbike kable
tulûış şemsi ve kablel gurûb(gurûbi).
Öyleyse (artık) tulûış şemsi ve kablel gurûb(gurûbi).
onların söyledikleri şeylere sabret. Ve Rabbini, güneşin doğuşundan evvel ve
batışından evvel, hamd ile tesbih et (zikret).
50/KAF-40: Ve minel leyli fe sebbihhu ve edbâres
sucûdi.
Ve artık gecenin bir kısmında ve secdelerin sucûdi.
arkasından O'nu tesbih et.
50/KAF-41: Vestemi’ yevme yunâdil munâdi min mekânin
karîb(karîbin).
Ve münadinin yakın bir yerden seslendiği gün karîb(karîbin).
ona kulak ver.
50/KAF-42: Yevme yesmeûnes sayhate bil hakk(hakkı), zâlike yevmul
hurûci.
O gün hak olan sayhayı işitirler. İşte bu (ölümden hurûci.
sonra topraktan), çıkış günüdür.
50/KAF-43: İnnâ nahnu nuhyî ve numîtu ve ileynel
masîru.
Muhakkak ki Biz; Biz diriltiriz ve Biz öldürürüz. Ve masîru.
dönüş Bize'dir.
50/KAF-44: Yevme teşakkakul ardu anhum sirââ(sirâan), zâlike haşrun
aleynâ yesîrun.
O gün arz (toprak) yarılıp onlardan hızla aleynâ yesîrun.
ayrılır (onlar topraktan çıkarak yükselirler). İşte bu haşr (topraktan çıkararak
insanları Mahşer Meydanı'nda toplamak), Bizim için kolaydır.
50/KAF-45: Nahnu a’lemu bi mâ yekûlûne ve mâ ente aleyhim bi cebbârin
fe zekkir bil kur’âni men yehâfu vaîdi.
Onların ne fe zekkir bil kur’âni men yehâfu vaîdi.
söylediklerini, en iyi Biz biliriz. Ve sen onların üzerine, cabbar (zorlayıcı)
değilsin. Öyleyse Benim vaadimden (vaadettiğim cezadan, azaptan) korkanları
Kur'ân ile ikaz et.
ferdi7o- Admin Webmaster
- Брой мнения : 139
Join date : 07.07.2011
Age : 33
Страница 1 от 1
Права за този форум:
Не Можете да отговаряте на темите
|
|
Чет Окт 27, 2011 2:35 pm by sunay
» Bir ben vardır bende benden içerü
Чет Окт 27, 2011 2:25 pm by sunay
» Allah gıflerı
Пон Авг 29, 2011 12:51 pm by ferdi7o
» BAYRAM NAMAZI
Пон Авг 29, 2011 12:18 pm by ferdi7o
» TERAVİH NAMAZI KILINIŞI
Пон Авг 29, 2011 12:15 pm by ferdi7o
» CENAZE NAMAZI KILINIŞI
Пон Авг 29, 2011 12:14 pm by ferdi7o
» CUMA NAMAZININ KILINIŞI
Пон Авг 29, 2011 12:12 pm by ferdi7o
» İlim ilim Bilmektir
Вто Авг 23, 2011 1:59 pm by ferdi7o
» TÜRK-İŞ’TE BİR AKŞAM
Пет Авг 19, 2011 12:39 am by ferdi7o