HUCURÂT SURESI
Страница 1 от 1
HUCURÂT SURESI
HUCURÂT
Bismillâhirrahmânirrahîm
dileyenler)! Allah'ın ve O'nun Resûl'ünün önüne geçmeyin. Ve Allah'a karşı takva
sahibi olun. Muhakkak ki Allah; en iyi işiten, en iyi bilendir.
(Allah'a ulaşmayı dileyenler)! Seslerinizi peygamber'in sesi'nden fazla
yükseltmeyin. Ve o'na sözü, birbirinize bağırdığınız gibi bağırarak söylemeyin.
Siz farkında olmadan amelleriniz heba olur.
alçaltanlar; işte onlar, Allah'ın takva için kalplerini imtihan ettiği
kimselerdir. Onlar için mağfiret ve büyük ecir vardır.
seslenenlerin çoğu akıl etmezler.
onların yanına çıkıncaya kadar sabretselerdi, mutlaka onlar için daha hayırlı
olurdu. Ve Allah; Gafur'dur, Rahîm'dir.
bir haber getirirse, o zaman araştırın. Yoksa cahillikle bir kavme kötülük
edersiniz de sonra yaptığınız şeye pişman olursunuz.
olduğunu biliniz. Eğer işlerin çoğunda size itaat etseydi, mutlaka sıkıntıya
düşerdiniz. Fakat Allah, size îmânı sevdirdi ve onu kalplerinizde müzeyyen
kıldı. Küfrü, fıskı ve isyanı size kerih gösterdi. İşte onlar, onlar irşad
olanlardır.
Allah; Alîm'dir, Hakîm'dir.
iki grup savaşırlarsa, o zaman ikisinin arasını düzeltin. Fakat, eğer ikisinden
biri diğerine saldırırsa, o taktirde saldıran grupla Allah'ın emrine dönünceye
kadar savaşın. Bundan sonra eğer dönerse, böylece ikisinin arasını adaletle
düzeltin, (onlara) adil davranın (diğerine zulmetmeyin). Muhakkak ki Allah,
adaletle davrananları sever.
kardeştir. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Ve Allah'a karşı takva
sahibi olun. Umulur ki, böylece siz rahmet olunursunuz.
kavimle alay etmesin. Belki onlar (alay edilenler) diğerlerinden daha
hayırlıdır. Ve kadınlar da diğer kadınlarla (alay etmesin), belki kendilerinden
(diğerleri) daha hayırlıdırlar. Ve birbirinizi ayıplamayın. Kötü lâkaplarla
çağırmayın. Îmândan sonra fasık isimler ne kötü. Ve kim tövbe etmezse, işte o
zaman onlar zalimdirler.
Muhakkak ki bazı zanlar günahtır. Ve tecessüs etmeyin (merak edip insanların
hatalarını araştırmayın). Sizin bir kısmınız diğerlerinin dedikodusunu yapmasın.
Hiç sizden biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? Elbette ondan
tiksinirsiniz. Ve Allah'a karşı takva sahibi olunuz. Muhakkak ki Allah,
tövbeleri kabul eden ve Rahîm olandır.
Biz, sizi bir erkek ve bir kadından yarattık. Ve sizi milletler ve kabileler
kıldık ki, birbirinizi (soyunuzu, babalarınızı) tanıyasınız. Muhakkak ki
Allah'ın indinde en çok kerim olanınız (ikram olunanınız, en şerefli olanınız),
(ırk ya da soy olarak değil) en çok takva sahibi olanınızdır. Muhakkak ki Allah,
en iyi bilen ve haberdar olandır.
(Onlara) de ki: “Siz âmenû olmadınız (Allah'a ulaşmayı dilemediniz). Fakat:
“Teslim olduk.” deyin. Kalplerinize (içine) îmân girmedi. Ve eğer Allah'a ve
O'nun Resûlü'ne itaat ederseniz (Allah'a ulaşmayı dilerseniz), amellerinizden
bir şey eksiltmez. Muhakkak ki Allah, Gafur'dur, Rahîm'dir.”
Allah'a ve O'nun Resûlü'ne îmân ettiler. Sonra da şüpheye düşmediler. Ve malları
ve canları ile Allah yolunda cihad edenler; işte onlar, onlar
sadıklardır.
Allah, göklerde ve yerde olanı bilir. Ve Allah, herşeyi en iyi
bilendir.”
bırakmak istiyorlar. De ki: “Sizin İslâmiyet'inizle beni minnet altında
bırakmayın.” Hayır, bilâkis, sizi îmâna ulaştırarak Allah sizi minnettar kılar,
eğer siz sadıklarsanız.
göklerin ve yerin gaybını bilir. Ve Allah yaptıklarınızı görendir.
Bismillâhirrahmânirrahîm
49/HUCURÂT-1: Yâ eyyuhellezîne âmenû lâ tukaddimû beyne yedeyillâhi ve
resûlihî vettekûllâh(vettekûllâhe), innallâhe semîun
alîm(alîmun).
Ey âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı resûlihî vettekûllâh(vettekûllâhe), innallâhe semîun
alîm(alîmun).
dileyenler)! Allah'ın ve O'nun Resûl'ünün önüne geçmeyin. Ve Allah'a karşı takva
sahibi olun. Muhakkak ki Allah; en iyi işiten, en iyi bilendir.
49/HUCURÂT-2: Ya eyyuhellezîne âmenû lâ terfeû asvâtekum fevka savtin
nebiyyi ve lâ techerû lehu bil kavli ke cehri ba’dıkum li ba’dın en tahbeta
a’mâlukum ve entum lâ teş’urûn(teş’urûne).
Ey âmenû olanlar nebiyyi ve lâ techerû lehu bil kavli ke cehri ba’dıkum li ba’dın en tahbeta
a’mâlukum ve entum lâ teş’urûn(teş’urûne).
(Allah'a ulaşmayı dileyenler)! Seslerinizi peygamber'in sesi'nden fazla
yükseltmeyin. Ve o'na sözü, birbirinize bağırdığınız gibi bağırarak söylemeyin.
Siz farkında olmadan amelleriniz heba olur.
49/HUCURÂT-3: İnnellezîne yeguddûne asvâtehum inde resûlillâhi ulâikel
lezînemtehanallâhu kulûbehum lit takvâ lehum magfiretun ve ecrun
azîm(azîmun).
Allah'ın Resûl'ünün yanında seslerini lezînemtehanallâhu kulûbehum lit takvâ lehum magfiretun ve ecrun
azîm(azîmun).
alçaltanlar; işte onlar, Allah'ın takva için kalplerini imtihan ettiği
kimselerdir. Onlar için mağfiret ve büyük ecir vardır.
49/HUCURÂT-4: İnnellezîne yunâdûneke min verâil hucurâti ekseruhum lâ
ya’kılûn(ya’kılûne).
Muhakkak ki sana odaların dışından ya’kılûn(ya’kılûne).
seslenenlerin çoğu akıl etmezler.
49/HUCURÂT-5: Ve lev ennehum saberû hattâ tahruce ileyhim le kâne hayren
lehum, vallâhu gafûrun rahîm(rahîmun).
Ve eğer onlar, sen lehum, vallâhu gafûrun rahîm(rahîmun).
onların yanına çıkıncaya kadar sabretselerdi, mutlaka onlar için daha hayırlı
olurdu. Ve Allah; Gafur'dur, Rahîm'dir.
49/HUCURÂT-6: Yâ eyyuhellezîne âmenû in câekum fâsikun bi nebein fe
tebeyyenû en tusîbû kavmen bi cehâletin fe tusbihû alâ mâ fealtum
nâdimîn(nâdimîne).
Ey âmenû olanlar! Eğer bir fasık size tebeyyenû en tusîbû kavmen bi cehâletin fe tusbihû alâ mâ fealtum
nâdimîn(nâdimîne).
bir haber getirirse, o zaman araştırın. Yoksa cahillikle bir kavme kötülük
edersiniz de sonra yaptığınız şeye pişman olursunuz.
49/HUCURÂT-7: Va’lemû enne fîkum resûlallâh(resûlallâhi), lev yutîukum fî
kesîrin minel emri le anittum ve lâkinnallâhe habbebe ileykumul îmâne ve
zeyyenehu fî kulûbikum, ve kerrehe ileykumul kufre vel fusûka vel isyân(isyâne),
ulâike humur râşidûn(râşidûne).
Ve aranızda Allah'ın Resûlü kesîrin minel emri le anittum ve lâkinnallâhe habbebe ileykumul îmâne ve
zeyyenehu fî kulûbikum, ve kerrehe ileykumul kufre vel fusûka vel isyân(isyâne),
ulâike humur râşidûn(râşidûne).
olduğunu biliniz. Eğer işlerin çoğunda size itaat etseydi, mutlaka sıkıntıya
düşerdiniz. Fakat Allah, size îmânı sevdirdi ve onu kalplerinizde müzeyyen
kıldı. Küfrü, fıskı ve isyanı size kerih gösterdi. İşte onlar, onlar irşad
olanlardır.
49/HUCURÂT-8: Fadlen minallâhi ve ni’meh(ni’meten), vallâhu alîmun
hakîm(hakîmun).
(Bu) Allah'tan bir fazl ve ni'mettir. Ve hakîm(hakîmun).
Allah; Alîm'dir, Hakîm'dir.
49/HUCURÂT-9: Ve in tâifetâni minel mû’mînînektetelû fe aslihû beyne humâ,
fe in begat ihdâhumâ alel uhrâ fe kâtilûlletî tebgî hattâ tefîe ilâ
emrillâh(emrillâhi), fe in fâet fe aslihû beynehumâ bil adli ve aksitû,
innallâhe yuhıbbul muksitîn(muksitîne).
Ve eğer mü'minlerden fe in begat ihdâhumâ alel uhrâ fe kâtilûlletî tebgî hattâ tefîe ilâ
emrillâh(emrillâhi), fe in fâet fe aslihû beynehumâ bil adli ve aksitû,
innallâhe yuhıbbul muksitîn(muksitîne).
iki grup savaşırlarsa, o zaman ikisinin arasını düzeltin. Fakat, eğer ikisinden
biri diğerine saldırırsa, o taktirde saldıran grupla Allah'ın emrine dönünceye
kadar savaşın. Bundan sonra eğer dönerse, böylece ikisinin arasını adaletle
düzeltin, (onlara) adil davranın (diğerine zulmetmeyin). Muhakkak ki Allah,
adaletle davrananları sever.
49/HUCURÂT-10: İnnemel mû’minûne ihvetun fe aslihû beyne ehaveykum
vettekûllâhe leallekum turhamûn(turhamûne).
Mü'minler ancak vettekûllâhe leallekum turhamûn(turhamûne).
kardeştir. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Ve Allah'a karşı takva
sahibi olun. Umulur ki, böylece siz rahmet olunursunuz.
49/HUCURÂT-11: Yâ eyyuhellezîne âmenû lâ yeshar kavmun min kavmin asâ en
yekûnû hayren minhum ve lâ nisâun min nisâin asâ en yekunne hayren
minhunn(minhunne), ve lâ telmizû enfusekum ve lâ tenâbezû bil elkâb(elkâbi),
bi’sel ismul fusûku ba’del îmân(îmâni), ve men lem yetub, fe ulâike humuz
zâlimûn(zâlimûne).
Ey âmenû olanlar! Bir kavim, (başka) bir yekûnû hayren minhum ve lâ nisâun min nisâin asâ en yekunne hayren
minhunn(minhunne), ve lâ telmizû enfusekum ve lâ tenâbezû bil elkâb(elkâbi),
bi’sel ismul fusûku ba’del îmân(îmâni), ve men lem yetub, fe ulâike humuz
zâlimûn(zâlimûne).
kavimle alay etmesin. Belki onlar (alay edilenler) diğerlerinden daha
hayırlıdır. Ve kadınlar da diğer kadınlarla (alay etmesin), belki kendilerinden
(diğerleri) daha hayırlıdırlar. Ve birbirinizi ayıplamayın. Kötü lâkaplarla
çağırmayın. Îmândan sonra fasık isimler ne kötü. Ve kim tövbe etmezse, işte o
zaman onlar zalimdirler.
49/HUCURÂT-12: Yâ eyyyuhellezîne âmenûctenibû kesîran minez zanni, inne
ba’daz zanni ismun, ve lâ tecessesû ve lâ yagteb ba’dukum ba’dâ(ba’dan), e
yuhıbbu ehadukum en ye’kule lahme ahîhi meyten fe kerihtumûh(kerihtumûhu),
vettekullâh(vettekullâhe), innallâhe tevvâbun
rahîm(rahîmun).
Ey âmenû olanlar! Zandan çok sakının. ba’daz zanni ismun, ve lâ tecessesû ve lâ yagteb ba’dukum ba’dâ(ba’dan), e
yuhıbbu ehadukum en ye’kule lahme ahîhi meyten fe kerihtumûh(kerihtumûhu),
vettekullâh(vettekullâhe), innallâhe tevvâbun
rahîm(rahîmun).
Muhakkak ki bazı zanlar günahtır. Ve tecessüs etmeyin (merak edip insanların
hatalarını araştırmayın). Sizin bir kısmınız diğerlerinin dedikodusunu yapmasın.
Hiç sizden biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? Elbette ondan
tiksinirsiniz. Ve Allah'a karşı takva sahibi olunuz. Muhakkak ki Allah,
tövbeleri kabul eden ve Rahîm olandır.
49/HUCURÂT-13: Yâ eyyuhen nâsu innâ halaknâkum min zekerin ve unsâ ve
cealnâkum şuûben ve kabâile li teârefû, inne ekremekum indallâhi etkâkum,
innallâhe alîmun habîr(habîrun).
Ey insanlar! Muhakkak ki cealnâkum şuûben ve kabâile li teârefû, inne ekremekum indallâhi etkâkum,
innallâhe alîmun habîr(habîrun).
Biz, sizi bir erkek ve bir kadından yarattık. Ve sizi milletler ve kabileler
kıldık ki, birbirinizi (soyunuzu, babalarınızı) tanıyasınız. Muhakkak ki
Allah'ın indinde en çok kerim olanınız (ikram olunanınız, en şerefli olanınız),
(ırk ya da soy olarak değil) en çok takva sahibi olanınızdır. Muhakkak ki Allah,
en iyi bilen ve haberdar olandır.
49/HUCURÂT-14: Kâletil a’râbu âmennâ, kul lem tu’minû ve lâkin kûlû eslemnâ
ve lemmâ yedhulil îmânu fî kulûbikum, ve in tutîullâhe ve resûlehu lâ yelitkum
min a’mâlikum şey’â(şey’en), innallâhe gafûrun
rahîm(rahîmun).
Araplar: “Biz âmenû olduk.” dediler. ve lemmâ yedhulil îmânu fî kulûbikum, ve in tutîullâhe ve resûlehu lâ yelitkum
min a’mâlikum şey’â(şey’en), innallâhe gafûrun
rahîm(rahîmun).
(Onlara) de ki: “Siz âmenû olmadınız (Allah'a ulaşmayı dilemediniz). Fakat:
“Teslim olduk.” deyin. Kalplerinize (içine) îmân girmedi. Ve eğer Allah'a ve
O'nun Resûlü'ne itaat ederseniz (Allah'a ulaşmayı dilerseniz), amellerinizden
bir şey eksiltmez. Muhakkak ki Allah, Gafur'dur, Rahîm'dir.”
49/HUCURÂT-15: İnnemel mû’minûnellezîne âmenû billâhi ve resûlihî summe lem
yertâbû ve câhedû bi emvâlihim ve enfusihim fî sebîlillâh(sebîlillâhi), ulâike
humus sâdikûn(sâdikûne).
Mü'minler ancak onlardır ki, yertâbû ve câhedû bi emvâlihim ve enfusihim fî sebîlillâh(sebîlillâhi), ulâike
humus sâdikûn(sâdikûne).
Allah'a ve O'nun Resûlü'ne îmân ettiler. Sonra da şüpheye düşmediler. Ve malları
ve canları ile Allah yolunda cihad edenler; işte onlar, onlar
sadıklardır.
49/HUCURÂT-16: Kul etualli mûnallâhe bi dînikum vallâhu ya’lemu mâ fîs
semâvâti ve mâ fîl ard(ardı), vallâhu bi kulli şey’in
alîm(alîmun).
De ki: “Dîninizi Allah'a mı öğretiyorsunuz? Ve semâvâti ve mâ fîl ard(ardı), vallâhu bi kulli şey’in
alîm(alîmun).
Allah, göklerde ve yerde olanı bilir. Ve Allah, herşeyi en iyi
bilendir.”
49/HUCURÂT-17: Yemunnûne aleyke en eslemû kul lâ temunnû aleyye islâmekum,
belillâhu yemunnu aleykum en hedâkum lil îmâni in kuntum
sâdikîn(sâdikîne).
Teslim olmaları ile seni minnette belillâhu yemunnu aleykum en hedâkum lil îmâni in kuntum
sâdikîn(sâdikîne).
bırakmak istiyorlar. De ki: “Sizin İslâmiyet'inizle beni minnet altında
bırakmayın.” Hayır, bilâkis, sizi îmâna ulaştırarak Allah sizi minnettar kılar,
eğer siz sadıklarsanız.
49/HUCURÂT-18: İnnallâhe ya’lemu gaybes semâvâti vel ard(ardı), vallâhu
basîrun bimâ ta’melûn(ta’melûne).
Muhakkak ki Allah, basîrun bimâ ta’melûn(ta’melûne).
göklerin ve yerin gaybını bilir. Ve Allah yaptıklarınızı görendir.
ferdi7o- Admin Webmaster
- Брой мнения : 139
Join date : 07.07.2011
Age : 33
Страница 1 от 1
Права за този форум:
Не Можете да отговаряте на темите
|
|
Чет Окт 27, 2011 2:35 pm by sunay
» Bir ben vardır bende benden içerü
Чет Окт 27, 2011 2:25 pm by sunay
» Allah gıflerı
Пон Авг 29, 2011 12:51 pm by ferdi7o
» BAYRAM NAMAZI
Пон Авг 29, 2011 12:18 pm by ferdi7o
» TERAVİH NAMAZI KILINIŞI
Пон Авг 29, 2011 12:15 pm by ferdi7o
» CENAZE NAMAZI KILINIŞI
Пон Авг 29, 2011 12:14 pm by ferdi7o
» CUMA NAMAZININ KILINIŞI
Пон Авг 29, 2011 12:12 pm by ferdi7o
» İlim ilim Bilmektir
Вто Авг 23, 2011 1:59 pm by ferdi7o
» TÜRK-İŞ’TE BİR AKŞAM
Пет Авг 19, 2011 12:39 am by ferdi7o