HIDAYET
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Търсене
 
 

Display results as :
 


Rechercher Advanced Search

Keywords

Latest topics
» İster İdim Allah’ı
MEHDİ (A.S)’IN İRŞAD EDİLMESİ VE HAYATI EmptyЧет Окт 27, 2011 2:35 pm by sunay

» Bir ben vardır bende benden içerü
MEHDİ (A.S)’IN İRŞAD EDİLMESİ VE HAYATI EmptyЧет Окт 27, 2011 2:25 pm by sunay

» Allah gıflerı
MEHDİ (A.S)’IN İRŞAD EDİLMESİ VE HAYATI EmptyПон Авг 29, 2011 12:51 pm by ferdi7o

» BAYRAM NAMAZI
MEHDİ (A.S)’IN İRŞAD EDİLMESİ VE HAYATI EmptyПон Авг 29, 2011 12:18 pm by ferdi7o

» TERAVİH NAMAZI KILINIŞI
MEHDİ (A.S)’IN İRŞAD EDİLMESİ VE HAYATI EmptyПон Авг 29, 2011 12:15 pm by ferdi7o

» CENAZE NAMAZI KILINIŞI
MEHDİ (A.S)’IN İRŞAD EDİLMESİ VE HAYATI EmptyПон Авг 29, 2011 12:14 pm by ferdi7o

» CUMA NAMAZININ KILINIŞI
MEHDİ (A.S)’IN İRŞAD EDİLMESİ VE HAYATI EmptyПон Авг 29, 2011 12:12 pm by ferdi7o

» İlim ilim Bilmektir
MEHDİ (A.S)’IN İRŞAD EDİLMESİ VE HAYATI EmptyВто Авг 23, 2011 1:59 pm by ferdi7o

» TÜRK-İŞ’TE BİR AKŞAM
MEHDİ (A.S)’IN İRŞAD EDİLMESİ VE HAYATI EmptyПет Авг 19, 2011 12:39 am by ferdi7o

Latest topics
» İster İdim Allah’ı
MEHDİ (A.S)’IN İRŞAD EDİLMESİ VE HAYATI EmptyЧет Окт 27, 2011 2:35 pm by sunay

» Bir ben vardır bende benden içerü
MEHDİ (A.S)’IN İRŞAD EDİLMESİ VE HAYATI EmptyЧет Окт 27, 2011 2:25 pm by sunay

» Allah gıflerı
MEHDİ (A.S)’IN İRŞAD EDİLMESİ VE HAYATI EmptyПон Авг 29, 2011 12:51 pm by ferdi7o

» BAYRAM NAMAZI
MEHDİ (A.S)’IN İRŞAD EDİLMESİ VE HAYATI EmptyПон Авг 29, 2011 12:18 pm by ferdi7o

» TERAVİH NAMAZI KILINIŞI
MEHDİ (A.S)’IN İRŞAD EDİLMESİ VE HAYATI EmptyПон Авг 29, 2011 12:15 pm by ferdi7o

» CENAZE NAMAZI KILINIŞI
MEHDİ (A.S)’IN İRŞAD EDİLMESİ VE HAYATI EmptyПон Авг 29, 2011 12:14 pm by ferdi7o

» CUMA NAMAZININ KILINIŞI
MEHDİ (A.S)’IN İRŞAD EDİLMESİ VE HAYATI EmptyПон Авг 29, 2011 12:12 pm by ferdi7o

» İlim ilim Bilmektir
MEHDİ (A.S)’IN İRŞAD EDİLMESİ VE HAYATI EmptyВто Авг 23, 2011 1:59 pm by ferdi7o

» TÜRK-İŞ’TE BİR AKŞAM
MEHDİ (A.S)’IN İRŞAD EDİLMESİ VE HAYATI EmptyПет Авг 19, 2011 12:39 am by ferdi7o

Май 2024
ПонВтоСряЧетПетСъбНед
  12345
6789101112
13141516171819
20212223242526
2728293031  

Календар Календар

free forum

Dostuz bizi bulun
www.dostuz.bulboard.com

MEHDİ (A.S)’IN İRŞAD EDİLMESİ VE HAYATI

Go down

MEHDİ (A.S)’IN İRŞAD EDİLMESİ VE HAYATI Empty MEHDİ (A.S)’IN İRŞAD EDİLMESİ VE HAYATI

Писане by ferdi7o Нед Авг 07, 2011 1:15 pm

MEHDİ (A.S)’IN İRŞAD EDİLMESİ VE HAYATI



Eûzubillâhimineşşeytânirracîm Bismillâhirrahmânirrahîm

Sevgili Kardeşlerim! Allah’ın izniyle ve Peygamberimiz Muhammed
(S.A.V)’in inayetiyle ve Efendi Hazretlerinin himmetiyle, yine bir cuma
günün akşamında Allah’ın bir zikir sohbetinde gönül gönüleyiz. Sevgili
Kardeşlerim! Sevgili Efendimiz Mehdi (A.S) Hakk’ın sesi, biz kardeşler
de Mehdi (A.S)’ın sesiyiz. Bütün cihana hep birlikte haykırıyoruz ve
yine birlikte haykıracağız sevgili kardeşlerim. Sevgili Kardeşlerim!
İnşaallah Peygamberimiz Muhammed (S.A.V)’in inayeti ve Efendi
Hazretlerinin himmetiyle bu sohbetime, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in
bir Hadîs-i Şerif’iyle başlamak istiyorum. Peygamberimiz Muhammed
(S.A.V), bir Hadîs-i Şerif’lerinde şöyle buyuruyor:

Mehdi bizden, ehl-i beyttendir, Allah onu bir gecede irşad ve ıslâh eder.” (Sünen-i İbn Mace 10/348)


Sevgili kardeşlerim, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in bu Hadis-i Şerif’de “Allah onu bir gecede irşad ve ıslâh eder.”diye buyurduğu gibi ve açık olarak anlaşıldığı gibi, Mehdi (A.S)’ı irşad eden, irşad makamı olarak tayin eden Allahû Tealâ’dır.

Ve nasıl ki peygamberler, devrin imamları Allah tarafından doğmadan
önce seçilirler, aynı şekilde Allahû Tealâ Mehdi (A.S)’ı da doğmadan
önce seçmiş ve ne zaman ki Allah’ın tayin ettiği gün gelince, Allahû
Tealâ Mehdi (A.S)’ı irşad ederek tasarrufu altına almış ve devrin imamı
olarak vazifeli kılmıştır. Kassas Suresinin 68. âyetinde buyurulur ki:

28/KASAS-68: Ve rabbuke yahluku mâ yeşâu ve
yahtâr(yahtâru), mâ kâne lehumul hıyarat(hıyaratu), subhânallâhi ve
teâlâ ammâ yuşrikûn(yuşrikûne).


Rabbin dilediğini yaratır ve seçer. Ve seçim hakkı onlara ait
değildir. Allah Sübhan’dır (münezzehtir) ve (onların) şirk koştukları
şeylerden yücedir.
Sevgili kardeşlerim! Allahû Tealâ, Efendi Hazretlerini doğmadan önce
bu devrin imamı, Mehdi (A.S) olarak seçmiştir ve bir Hadis-i Şerif’de: “Yaşı 30 ile 40 arasında olduğu halde gönderilecektir. Mehdi benim evlatlarımdandır. 40 yaşlarındadır.diye buyurulduğu gibi 30 yaşları, Mehdi (A.S)’ın mürşidini bulup hidayete adım attığı devreleri ve 40 yaşı da; Hadîs-i Şerif’te Allah onu bir gecede irşad ve ıslâh eder”
diye buyurulduğu gibi, kendisinin Allahû Tealâ tarafından bir anda, çok
kısa bir devrede irşad edildiği ve irşad makamı olarak tayin edildiği
ve kendisine mehdiliğin geldiği, Allah’ın kendisini devrin bir imamı
olarak tasarrufu altına aldığı dönemlerdir.

İnşaallah sevgili kardeşlerim! Daha önce de “Mehdi (A.S)’ın çıkış tarihleri ve 40 yaşında vazifeye başlaması”
adlı sohbetimizde de açıklamaya çalıştığım gibi, Peygamber Efendimiz
(S.A.V)’in bildirdiği ve Mehdi (A.S)’ın çıkış alâmetlerine göre ve
Said-i Nursî Hazretlerinin tarihleriyle müjdelemesi ve birçok zamanımız
alimlerin hesaplamalarına göre, Mehdi (A.S)’ın Hicri 1400 senesinde yani
Miladi hesabıyla 1979-1980 senelerinde çıkması beklenmiştir. İnşaallah “Mehdi (A.S)’ın çıkış tarihleri ve 40 yaşında vazifeye başlaması” adlı sohbetimizde, Efendimizin himmetiyle bu konuyu incelikleriyle izah etmeye çalışmıştım.

Sevgili kardeşlerim! Gerçektende bu dönemler, hicri 1400 senelerinin
başları ve 40 yaşı, Efendi Hazretlerinin Allah tarafından irşad makamı
olarak tayin edildiği ve kendisine bütün hakikatlerin geldiği ve tebliğe
henüz yeni başladığı dönemlerdir. Buna delil olarak, Allahû Tealâ’nın
kendisine yazdırdığı Risalet Nurlarındaki 1976 ve 1982 seneleri
arasındaki tarihler, Efendi Hazretlerinin o senelerde vazifeye
başladığını açık olarak gösterir.

Mademki sevgili kardeşlerim! Bir önceki sohbetlerimizde de delillerle açıklamaya gayret ettiğimiz gibi; “Mehdi
(A.S) 40 yaşında ve miladi 1979 senelerini gösteren hicri 1400’ün
başlarında tam olarak vazifeye başlamıştır ve şu anda da üç büyük
vazifesini tamama erdirmek üzere vazifesine devam etmektedir
ve madem ki Mehdi (A.S) şu anda vazife başında olduğuna göre öyleyse insanlık Mehdi (A.S)’ı nasıl bulabilir?

Birçok sohbetlerimizde de izah etmeye çalıştığımız gibi sevgili
kardeşlerim, tabii ki Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in birçok
hadislerinde “O’na bey’at ediniz O Allah’ın halifesi Mehdidir, ona tâbî ol ki; hidayete erenlerden olasın” diye emir buyurduğu Mehdi (A.S)’ı ahir zamanda vazifeli kılan Allahû Tealâ, doğal olarak da insanlığın onu bulabilmeleri için imkânlar da sağlamış ve hacet namazı kılarak O’nu Allah’tan sorabilme imkânı vermiştir.

Ve bildiğiniz gibi sevgili kardeşlerim, hacet namazıyla Allah’tan hacetimizi ve mürşidimizi sormak Maide-35’de de: vebtegû ileyhil vesîleteVE O’NA ULAŞTIRACAK VESİLEYİ İSTEYİN” diye buyurulduğu gibi ve Bakara-45’de de: Vesteînû bis sabri ves salât(sâlâti),(Allah’tan) sabırla ve namazla istiane (yardım) isteyin.” diye emir buyurulduğu gibi hacet namazı hem âyet ve hem de hadîslerle sabittir.

Sevgili kardeşlerim! Bu akşamki: “mehdi bizden, ehli beyttendir. Allah onu bir gecede irşad ve ıslah eder, hadisi şerifi”
sohbetimizde, inşaallah bu hadisin inceliklerini ve Mehdi (A.S)’ın
hidayete adım attığı ve 40 yaşında Allah tarafından irşad edilerek
vazifeye başladığı dönemlere değinmek istiyorum.

Efendi Hazretleri, 29.11.1933 tarihinde Eşref Rumî Hazretleri’nin bir
işaretiyle İznikte doğmuştur. Bozoklu Han’dan başlayan soy kütüğüne
sahiptir. Ve Efendi Hazretleri’nin soy kütüğünde Hz. Ali (R.A) ile
başlayan 12 İmam’dan bahsedilir ve Efendi Hazretleri’nin soyunun Şerif
olduğu tarihen sabittir ve Efendi Hz. aynı zamanda da Seyyidir.
Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in bir Hadîs-i Şerif’lerinde buyurduğu gibi:

Mehdi, kızımFatıma’nın neslindendir.(Sünen-i İbn Mace, 10/348



Hz. Mehdi, Hz. Hasan’ın soyundandır….(– Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, s. 22 Ali Bin Hüsamettin El Muttaki, Celaleddin Suyuti’nin Tasnifinden Hadîsler)
Efendi hazretleri, henüz kendisine Allah’ın daveti ve mehdilik
gelmeden önce, İstanbul Yüksek Ekonomi ve Ticaret okulu, Banka ve
Muhasebe bölümünden mezun olmuştur. Ve Kamu İktisadi Teşekkülleri,
Türkiye Vakıflar Bankasında ve daha sonra da, Devlet Pilanlama
Teşkilatında, müfettişlik, müdürlük ve uzmanlık görevlerinde
bulunmuştur.

Ve Mehdi (A.S)’ın Yüksek Ekonomi ve Ticaret okulundan mezun olmasının
ve o zamanlar devlet planlama teşikilatında müfettiş, müdür ve uzmanlık
görevinde çalışmasının hikmetine baktığımızda; Mehdi (a.S)’ın irşadla
vazifeye başlamadan önce mutlaka ekonomi ve siyaset hakkında bir eğitim
görmesi ve bu konuda uzman olması bir tesadüf olamaz, sevgili
kardeşlerim. Çünkü Mehdi (A.S), Ekonomiyi en iyi bilen olacaktır.

İnşaallah sevgili kardeşlerim, konumuza öncelikle Efendi
Hazretleri’nin kendisine mehdilik gelmeden önce, otuz yaşlarına, henüz
ilk mürşidini bulduğu döneme gidelim.

Çünkü her Allah dostu, başında mutlaka mürşidine tâbî olmuştur. Çünkü
mürşid, Allah’a ulaşmaya vesiledir ve mürşide tâbî olmadan hiçbir kimse
Allah’a ulaşamaz. Bu sebepten dolayı Allahû Tealâ: vebtegû ileyhil vesîlete“On’a (Allah’a) ulaştıracak vesileyi istyeyin”
buyuruyor. Sevgili kardeşlerim! Mürşidine ulaşmazdan önce sadece bir
dilekle Allah’a ulaşmayı dilemek, mürşide ulaştıracak olan Allahû
Tealâ’dır.

Kardeşlerim! Efendi Hazretleri henüz otuz yaşlarında iken, Vakıflar
bankasında çalıştığı o senelerde bir gün içeriye yetmiş yaşından daha
yaşlı birisi doğrudan Efendi Hazretlerinin çalıştığı masasına gelir ve:



-Ben seni yeğenliğe kabul ettim, sen de beni dayılığa kabul ediyor musun?, der. Efendi Hazretleri de bunun karşılığında:

-Elbette kabul ediyoruz. Buyurun bir kahvemizi için. Birlikte konuşalım, der.
Efendi Hazretlerinin daha önce hiç tanımadığı bu zat, hiç oralı
olmadan cebinden iki tane şeker çıkarır ve “bu eşinin, bu da senin” der
ve daha sonra:

-BİR GÜN NEDEN SENİN BANA ULAŞMADIĞINI, FAKAT NEDEN BENİM GELİP SANA ULAŞTIĞIMI SORACAKSIN” der ve sonra bir an da çıkar gider.
Efendi Hazretleri, bu zatın gidişinin arkasından hemen oradaki müdüre: Bu zat kimdir?, diye sorar ve müdür, şöyle cevap verir:

-Onun adı Dayı Bey’dir. Bir tarikatın mürşididir.
Ve herkese sadece yardım etmek için yaşar. Matematiği çok iyidir. Aynı
zamanda doktordur kendisi, tıp doktorudur. Ücretsiz hastalara bakar. Ve
gene kendisinin çok insana manevî yardımı olmuştur. Fiziğin ötesini
yaşar. Adı Dayı Bey’dir”
der.
Ve sevgili kardeşlerim, daha sonra ertesi gün kâmil bir mürşid olan
Dayı Bey, Efendi Hazretlerinin çalıştığı Vakıflar bankasına gene gelir
ve tekrar karşılaşırlar. Efendi Hazretleri bir anda ona karşı ne
olduğunu anlayamadığı büyük bir sevgi ve saygı ve güven duymaya başlar.
Efendi Hazretleri, bazı problemlerini hiç kimseye bahsetmediği halde,
Dayı Bey Efendi hazretlerinin elinden tutar, kendisine çözüm yolu
göstererek yardımda bulunur. Bu ve bunun gibi fizik ötesi olaylarla ilk
defa karşılaşan Efendi Hazretleri Dayı Bey’e:

-Ben size bir şey söylemedim, siz nereden biliyorsunuz benim bu sıkıntımı” der.

Dayı Bey:


-SENİN SÖYLEMEN GEREKMİYOR, BİZE SÖYLEYEN VARdiye cevap verir.
Çünkü sevgili kardeşlerim, Allah’ın kâmil bir mürşidi olan Dayı Bey, Allah ile yakın bir ilişki içindeydi ve “senin söylemen gerekmiyor, bize söyleyen var” diye bu haberi Allah’tan aldığını açıklıyordu.
Aynı şekilde başında ilk karşılaşmaları da bir tesadüf değildi. Çünkü
artık Efendi Hazretleri, 30 yaşlarında iken Allah’ın tayin ettiği zaman
gelmiş ve Allahû Tealâ Dayı Bey’i onun huzuna göndermişti.

Ve bir zaman sonra Dayı Bey Efendi Hazretlerini evine davet eder ve
Efendi Hazretleri Dayı Bey’in evinde ona tâbî olur ve artık Dayı Bey’in
gelişinden sonra Efendi Hazretlerinin hayatı bir anda değişmeye başlar.
Efendi Hazretleri’nin hayatında, Dayı Bey’le karşılaşmasından sonra, 10
sene boyunca onun bir müridi olarak, birçok değişiklikler oluşur.

Fakat sevgili kardeşlerim, Efendi Hazretlerinin bu on sene içinde
henüz kendisinin o seçilmiş olan Mehdi (A.S) olduğundan haberi yoktur ve
mürşidiyle birlikte bir Allah dostu olarak çok güzel dönemler yaşar. Bu
dönemler onun Allah yolunda bir Allah dostu olarak yol aldığı vebir
mürşid elinde bir Allah dostu olarak eğitildiği dönemlerdir.

Ve daha sonra Dayı Bey’le karşılaşmasının 10 uncu yılında Dayı Bey
Rahmetli olur. On senedir kendisine o kadar çok bağlandığı ve o kadar
çok sevdiği ve güvendiği, emin bir dayanağı olan Dayı Bey’in vefatı,
Efendi Hazretlerini büyük bir kedere sürükler ve Efendi Hazretleri o çok
sevdiği mürşidini bir anda kaybedince kendisini bir boşlukta hisseder.
Efendi Hazretleri “Biz Kimiz” adlı sohbetinde bu hüzünü şöyle anlatır:

“Onunla beraber olan o mutlu günler… Arkanızda
güven duyduğunuz, her sözünün doğru olduğu kesinlikle her olayda ispat
edilen bir büyüğünüz varsa, MÜRŞİDİNİZ VARSA SAĞLAM BİR ZEMİNDESİNİZ.
Biz onu on yıl yaşadık. On yılın sonunda onu kaybetmek bizde büyük bir
hüzün oluşturdu.”
der.
Efendi Hazretlerinin devlet planlama teşkilatında uzmanlık,
müfettişlik görevinde çalıştığı ve mürşidini kaybetmenin büyük bir
hüzününü yaşadığı o acı ve hasret dolu günlerde, staj yapmak için gelen
bir kişi, Efendi Hazretlerine HACET NAMAZINI ÖNERİR ve Efendi Hazretleri
HACET NAMAZINI KILAR ve Allahû Tealâ ona açık bir şekilde gitmesi
gereken yeri göstererek, oraya gitmesi gerektiğini bildirir.

Efendi Hazretleri birinci mürşidini hiç haberi olmadan bir anda
bulmuştu, daha doğrusu mürşidi Allahu Teala tarafından gönderilip
kendisini bulmuştu. Fakat bu defa Allahû Teala tabi olacağı yeri hacet
namazında gösterir ve gösterilen yere gider. Gittiği yerde ikibuçuk saat
bekledikten sonra içeri birisi gelir ve: “Zeki Hoca sizi çağırıyor”
diye içeriye davet eder ve Efendi Hazretleri sevinç GÖZYAŞLARI İÇİNDE
heyecanla ZEKİ HOCA’YA TÂBÎ OLUR. Öylesine heyecan ve sevinç gözyaşları
ki, hatta tâbiiyetten sonra kendisinde uzun süreli bir ağlama nöbeti
tutar.

Efendi Hazretleri daha sonra öğrenir ki; Zeki Hoca asıl mürşidi
değilmiş, sadece el öptürmeye yetkili olan mürşidinin vekiliymiş. Ve
Zeki Hocaya tabiiyetten bir süre sonra, 5-6 ay bir zaman sonra
Adıyaman’a gidip, ORADAKİ MÜRŞİDİ MUHAMMED RAŞİD HAZRETLERİNE TÂBÎ OLUR.

İşte sevgili kardeşlerim! Efendi Hazretlerinin henüz kendisinin Mehdi
(A.S) olduğunu bilmediği bu dönem, kendisine hidayetin geldiği otuz ile
kırk yaşları arasıdır. Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in Hadîs-i
Şerif’lerinde buyurduğu gibi:

Yaşı 30 ile 40 arasında olduğu halde gönderilecektir… Mehdi benim evlatlarımdandır. 40 yaşlarındadır. (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 41)
İşte sevgili kardeşlerim, asıl bu dönemden, yani kırk yaşında olduğu
bu dönemden ve Muhammed Raşid Hazretleri’ne tâbiiyetten sonra Efendi
Hazretleri için her şey bir anda daha farklı gelişmeye başlar ve
vazifelere doğru adım adım yaklaşır. Efendi Hazretleri, Ankara’da
bulunduğu o zamanlarda, mescid yaptığı çalıştığı büronun küçük bir
odasında günlerini orada aşk ateşiyle ibadetle geçirir. Ve günlerden bir
gün, Zeki Hocayla yalnız kaldığı bir gün, ikisine birden Allahû Tealâ
emir verir. Efendi hazretleri Zeki Hocaya “sen söyle” der. O da: “Hayır, Allah sizin söylemenizi uygun görüyor.” der.

O güne kadar Efendi hazretleri Zeki Hocanın arkasında namaz
kılarken, O günden sonra Allahû Tealâ bu yetkiyi Efendi Hazretlerine
verdiğini açıklar ve aynı emri Allah’tan duyan Zeki Hoca da buna şahid
olur.
Ve o günden sonra, Efendi Hazretleri için her şey bir
anda değişir ve ona her an Kendisiyle konuşmayı mümkün kılan ve onun
kalp gözü ve kalp kulağını açan Allahû Tealâ, Efendi Hazretlerine
emirler vermeye başlar ve kendisine gök katlarını ve sırlarını gösterir
ve Mehdi (A.S)’i ilm-i ledûnun sahibi kılınır.

Ve bu arada da Allahû Tealâ kendisine Risalet Nurları islimli bir
kitap yazdırmaya başlar. 1976 da yazılmaya başlayan Risalet Nurları,
1982 yılına kadar devam eder.



İşte sevgili kardeşlerim, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in Hadîs-i Şerif’lerinde: “Allah onu bir gecede ıslâh ve irşad eder
dediği gibi, artık Efendi Hazretleri için herşey bir anda gelişmeye
başlar ve Muhammed Raşid Hazretlerine olan tâbiiyetten sonraki, Allahû
Tealânın Efendi Hazretlerinin kalp gözünü ve kalp kulağını açtığı ve
kendisine bütün gök katlarını, birinci gök katından yedinci gök katına
kadar ve yedinci katın yedi âlemini, İndi İlâhi’yi göstererek irşad
ettiği bu devre, Efendi Hazretlerinin 40 yaşlarında, bir anda irşad ve
ıslâh edildiği yani salâha ulaştırıldığı dönemdir. Bu hadîsdeki ıslah
ifadesi onun ıslâh olmanın son noktası olan salâh mertebesine
ulaştırıldığını ifade eder, sevgili kardeşlerim.

Allahû Teala, Hz. Mehdi’yi bir anda bu makamlara yükseltmiştir. Allah
tarafından seçilmiş olan Mehdi (A.S)’ın bu makamlara yükselişi, diğer
velîlerde olduğu gibi uzun bir zaman gerektirmemiştir ve Peygamberimiz
(S.A.V)’in hadîsinde: Allah onu bir gecede irşad ve ıslâh eder” diye
buyurduğu gibi, Allahû Tealâ tarafından kısa bir zamanda en üstün
makama, îmânın kemâl derecesine, salâh makamına ulaştırılmıştır. Efendi
Hazretleri sabrın sahibi ve Allah’ın âyetlerine yakîn hasıl eden ve
hidayete erdiren bu zamanın imamıdır ve hidayet güneşidir. Yüce
Rabbimiz, Secde Suresinin 24. âyetinde buyurur ki:



32/SECDE-24: Ve cealnâ minhum eimmeten yehdûne bi emrinâ lemmâ saberû, ve kânû bi âyâtinâ yûkınûn (yûkınûne).

Onlardan (insanlardan) imamlar (mürşidler) kıldık, emrimizle
insanları hidayete erdirsinler (Allah’a insanların ruhlarını
ulaştırsınlar) diye, sabırlarından dolayı ve âyetlerimize (Allah’ın
âyetlerine) yakîn hasıl ettikleri için.
Hz. Mehdi (A.S)’ın biranda irşad edildiği bu dönemde Allahû Tealâ,
Efendi Hazretlerinin gönül gözünü ve kalp kulağını açarak, hikmet ve
irfan olmanın bütün boyutlarını adım adım göstererek, kendisini gayb
âleminin sırlarının bilgisi altında sırlarına muttali kılmış, ona
katındaki sırlarını göstererek irşad olunma ile ilgili bütün bilgileri öğreterek salâha ulaştırmıştır.
İnşaallah kadeşlerim, bu konuda Abdulkadir Geylânî Hazretleri’nin
Allah’ın velî kullarının irşad edilmesi hakkındaki ifadelerine bakalım:

Hak dostları, Azîz ve Celîl Allah’ın lûtuf
yiyeceğinden yemişler, ünsiyet şarabından içmişler, O’NUN YAKINLIK
KAPISINI GÖRMÜŞLERDİR. Onlar, duydukları haberle yetinmemişler, bilakis
savaşıp sabır göstermişler, kendilerini ve halkı aşarak HABERİN BİZZAT
KAYNAĞINDA BULUNMUŞLAR, RAB’LERİNE ULAŞMIŞLARDIR.




O (Allah da) kendilerini eğitmiş, arıtmış, KENDİLERİNE HİKMET
VE BİLGİLERİ ÖĞRETMİŞ, ONLARI SALTANATINA MUTTALİ KILMIŞ, onlara
göklerde ve yerlerde kendinden başka hükümran olmadığını,…..öğretir.
ONLARA KATINDAKİLERİNİ GÖSTERİR ONLAR DA GÖNÜL VE SIR GÖZLERİ İLE
GÖSTERİLENLERİ GÖRÜRLER, bunun neticesinde nazarlarında dünyanın ve
dünyanın saltanatından zerre değeri kalmaz.
(El-Fethu’r Rabbâni” Huzur sohbetleri ‘yirmi altıncı sohbet’ s.182,183 huzur yayınevi tercüme Sıdkı Gülle )
Kardeşlerim! Öyleyse nedir bir kişinin irşad edilebilmesi ve irşad makamının sahibi olabilmesi için geçmesi gereken safhalar?


  1. 1. Safha: Allah’a ulaşmayı dilemek
  2. 2. Safha: mürşide tâbiiyet
  3. 3. Safha: ruhun Allah’a ulaşarak, Allah’a ermesi ve teslim olması
  4. 4. Safha: fizik bedenin Allah yolunda Allah’a teslim olması
  5. 5. Safha: nefsin bütün afetlerden arınarak Allah’a teslim olması
  6. 6. Safha: ihlas makamında irşad olmak
  7. 7. Safha: salâha ulaşıp iradenin de Allah’a teslim olması.

Öyleyse sevgili kardeşlerim, Efendi Hazretleri de başında bütün Allah
dostları gibi mutlaka Allah’a ulaşmayı, Allah’ın bir dostu olmayı
dilemiştir. Mutlaka kendisine mehdilik gelmeden önce mürşidi Dayı Bey’e
tâbî olmuş, 10 sene Dayı Bey’in eğitimi altında bir Allah dostu olarak
yol almış ve Dayı Bey’in ölümünden sonra da Muhammed Raşid Hazretlerine
tâbî olmuştur.

Fakat sevgili kardeşlerim! Efendi Hazretleri, Muhammed Raşid
Hz.lerine tâbî olmasına rağmen, lâkin kendisi Muhammed Raşid Hz.lerini
fazla görmemiş ve ondan fazla bir ilim de almamıştır. Efendi
Hazretlerinin Dayı Bey’e tâbiiyet dönemine de baktığımızda; onun için
sadece bir Allah dostu olarak Allah yolunda eğitildiği dönemdir. Ve hem
Dayı Bey’e ve hem de 10 sene sonra Muhammed Raşid Hazretlerine tâbî
olmasına rağmen, Mehdi (A.S) elindeki bu ilmi mürşidlerinden değil, direk olarak bizatihî Allahû Tealâ’dan almıştır.

Zaten Muhammed Raşid Hazretlerine tâbiiyetten sonra, Efendi
Hazretlerinin ondan ilim öğrenmesine bile gerek kalmadan, Allahû Tealâ
bu tâbiiyetten sonra devreye girmiş, O’nun kalp gözü ve kalp kulağını
açıp, biranda irşad etmiş ve O’nu ilminin içine alıp, çok kısa bir
zamanda irşad makamına ulaştırmıştır.

Yani burada anlatmak istediğim, sevgili kardeşlerim! Mehdi (A.S) bu
ilmi ne kitaplardan, ne üniversitelerden, ne mürşidi Dayı Bey’den ve ne
de Muhammed Raşid Hazretlerinden almamıştır. Efendi Hazretleri bu ilmi,
bizatihî Allahû Tealâ’dan almıştır. Peygamberimiz Muhammed (S.A.V)’in
Hadîs-i Şerîf’lerinde; “Allah onu bir gecede ıslah ve irşad eder”, diye
buyurulduğu gibi Allahû Tealâ, Efendi Hazretlerini Kendi ilmiyle
mücehhez kılmış ve irşad makamına ulaştırmış ve onu tasarrufu altına
alarak hidayetle vazifeli kılmıştır.

Ve sevgili kardeşlerim, Mehdi (A.S) bu ilmi hiçbir kitaptan
veya bir medreseden veya üniversitelerden bir öğrenim görmeden direk
olarak bizatihî Allahû Tealâdan almıştır. Onu irşad eden ve irşad
makamının sahibi kılarak bu ilmi öğreten, 19 cilt Kurân tefsirini
yazdıran Allahû Tealâ’dır ve Efendi Hazretleri mutlaka İslâmın 7
safhasını yaşamış Allah’ın tasarrufu altında olan, Allah’ın salih bir
kuludur ve ahir zamanda üç büyük görevle vazifeli, Mehdi (A.S)’dır.




Öyleyse sevgili kardeşlerim, Mehdi (A.S) bu devrin kutbu azamı,
devrin imamıdır ve Allahû Tealâ onu bütün makamlardan geçirmiştir:

1. olarak mutlaka Allah’a ulaşmayı dilemiştir, Allah’ın bir dostu olmuştur.

2. Kendisine mehdîlik gelmeden önce mürşidi Dayı Bey ve Muhammed Raşid Hazretlerine tâbî olmuştur.

3. Seyr-i sülûk adlı bir yolcukla ruhu mutlaka Allah’a ulaşmış, Allah’a ermiştir.

4. Fizik vücudu da Allah’a teslim olmuş mutlaka muhsinler makamını da geçmiştir.

5. Allahû Teâla bir anda kendisini daimî zikre
ulaştırmış, ulûl’elbab makamında kendisine yer katlarının sırlarını
göstermiştir. Kendisi bu konuda Ayn’el yakîn derecesinde îmân ile
irfanın sahibi kılınmıştır.

6. safhada Allah onu irşad etmiş ve
ihlâs makamında 7 gök katlarını ve 7. kattaki 7 âlemin sırlarını
kendisine Ayn’el yakîn derecesinde bir îmân ile göstermiş, gök
katlarının sırları hakkında kalp gözüne göstererek irfanın sahibi, irfan
derecesinde bir bilginin sahibi kılmış ve Allahû Tealâ onu irşad olunma
konusunda ilim ve irfan ile onu eğitmiş ve kalbindeki îmânı, Ayn’el
yakîn derecesinde müzeyyen kılmıştır.















49 / HUCURAT – 7 Va’lemû enne fîkum
resûlallâh(resûlallâhi), lev yutîukum fî kesîrin minel emri le anittum
ve lâkinnallâhe habbebe ileykumul îmâne ve zeyyenehu fî kulûbikum, ve
kerrehe ileykumul kufre vel fusûka vel isyân (isyâne), ulâike humur
râşidûn(râşidûne).


Ve aranızda Allah’ın Resûlü olduğunu biliniz. Eğer işlerin çoğunda size itaat etseydi, mutlaka sıkıntıya düşerdiniz. Fakat Allah, size îmânı sevdirdi ve onu kalplerinizde müzeyyen kıldı. Küfrü, fıskı ve isyanı size kerih gösterdi. İşte onlar, onlar irşad olanlardır.
Abdulkâdir Geylânî Hazretleri’nin dostu olan Şeyh Ebul-Hasen Ali İbni İdris el-Ya’kubî der ki:

“Kâinatın başlangıcından sonuna kadar ne oldu
ise, neler cereyan etti ise bana gösterilmiştir… Bu gibi hususlara
muttali olamayan (bu gibi hususlardan bilgisi ve haberi olmayan,
görmeyen), bilin ki (kâmil) ŞEYH DEĞİLDİR! Rabbim bana Cennet-Cehennem, Berzah, yer gök ehlini göstermiştir.”
(CEVHERDEN GERDANLIKLAR, Hz. Abdulkadir Geylani’nin Menkıbeleri)

7. safhada: Allahû Tealâ Hz. Mehdi (A.S)’ı salâh
makamına da ulaştırmış ve iradesini kendisine teslim almıştır ve Mehdi
(A.S) Allah’ın Zat’ına şahid olmuş ve kalbi 19 mertebede müzeyyen olarak
îmânı Hakk’ul yakîn derecesine ulaşmıştır. Ve ayrıca Efendi Hazretleri,
salâh makamının 7 kademesini de geçmiş ve Allahû Tealâ Mehdi (A.S)’ı
bir devrin imamı olarak tasarrufu altına almıştır.
Şeyh Ebu Hasan Harakani Hazretleri de bu konuda şöyle buyuruyor:

-İmam, bütün yollarda yürümüş olan kişidir. Halk
“falan zat imamdır”, diyorlar. Oysa Arştan yerin dibine, meşrikten
mağribe kadar olan sahadaki tüm yaratıklardan haberdar olmayan bir kimse
imam olmaz.
(TEZKİRETÜ’L EVLİYA)
Sevgili kardeşlerim! Ebu Harakani Hazretleri burada, devrin imamından
bahsediyor. Öyleyse sevgili kardeşlerim, bir kişinin kamil bir mürşid
olabilmesi için bütün makamları geçip; mutlaka ruhunu, fizik vücudunu,
nefsini ve iradesini Allah’a teslim ederek salihlerden olması ve Allah
tarafından irşad makamı ile vazifeli kılınması gereklidir. Ve Allah’ın
vazifeli kılıdığı irşad makamının sahibi kişiler, Allah’tan sorma
yetkisinin sahibidirler. Eşref Rumi Hazretleri buyurur ki:

“Şeyh Hak Tealaya karşı açılmış bir kapı
mesabesindedir. İstenildiğinde açılır ve Hak Teala ile mülâkat (Allah
ile görüşme, buluşma) hâsıl olur. Bu mülakât uyurken de, uyanıkken de
hâsıl olabilir!”
(TAM MÜZEKKİN NÜFUS)
Erzurumlu İbrahim Hakkı Hz. buyurur ki:

“Hakim-i ilâhinin adetlerinden biri şudur ki;
insanlar içinde bulunduğu zaman susar ve kalbiyle Allah’ın huzuruna
gider. Sonra ondan sorulanlara ancak gönlünden ona beliren cevabı
verir.”
(MARİFETNÂME)
Hz. Abdulkadir Geylânî’nin Menkıbeleri adlı eserde de şöyle buyuruluyor:

Şerefli ve büyük evliyalardan ve Irak şeyhlerinden olan Şeyh Ebu Muhammed Talha Eş-Şenbeki’ye adamın biri gelerek:



-Rabbini gördüğün zaman O’na, benim nasıl bir kul olduğumu sorunuz!, dedi. Şeyh başını eğerek mürakabeye daldı, başını kaldırınca şöyle dedi:



-Sordum, çok güzel ve ibadet edici bir kul olduğunu söyledi
bana. Bu gece Resulullah (S.A.V)’i göreceksin, bunu Sana haber verecek,
dedi. Adam o gece Peygamber (S.A.V)’i gördü ve:




-(Şeyh) Muhammed’in (Ebu Muhammed Talha’nın) sana
söyledikleri doğrudur. Allah senin için “iyi, ibadet edici bir kuldur!”
dedi, diye izah edip bildirdiler.
(CEVHERDEN GERDANLIKLAR, Hz. Abdulkadir Geylani’nin Menkıbeleri)
Öyleyse sevgili kardeşlerim! Hz. Mehdi (A.S) Allah’ın bir dostudur. Hem
de bu devirde kurbiyyet makamına mazhar kılınmış, ilm-i ledûnun sahibi
ve Allah’a en yakın olan ve Allah’ın tasarrufu altında olan ve Peygamber
Efendimiz (S.A.V)’in vekili olarak bu devrin imamıdır.


Allahû Tealâ Efendi Hazretlerine melekût âleminin ve âyetlerin
sırlarını ve Kur’ân’ın ruhunu bildirmiş ve kalbinin bütününü nurlarıyla
donatarak O’nu daimî zikre ve irşada ulaştırmış ve kalbini 19 mertebe
müzeyyen kılarak ve iradesini Kendisine teslim alarak irşad makamının
sahibi kılmıştır. Efendi Hazretleri bu devirde, Allah’ın tasarrufu
altına aldığı tek kişidir ve bu zamanın en büyük mürşidi, Peygamber
Efendimiz (S.A.v)’in bir vekili olarak bu devrin imamı, kutb-u
a’zamıdır. Abdulkadir Geylânî Hazretleri gene el-Fethu’r Rabbâni’de
şöyle buyurur:

Müteakip (ard arda gelen) aşamada sürekli vazifelerle görevlendirilirler. Çünkü bu grupta yer alan kul, sır hazinelerine muttali kılınır ve akabinde de kendi bölgesinde ve beldesinde olmasını istediği şeylerden haberdar edilir.

Eğer bu kul Kutup unvanına sahipse dünyalıkların işlerine,
ezeldeki kısmetlerine, akibetlerine vakıf olur. Sır hazinelerindekileri
bilir, dünyanın hayır ve şerrinden kendisine hiç bir şey gizli kalmaz.
ÇÜNKÜ O HAKK’IN SIRDAŞIDIR, PEYGAMBERLERİNİN VEKİLİDİR, ülkenin
teminatıdır. İşte bu nitelikli kişi, DÖNEMİNDEKİ KUTBUN TA KENDİSİDİR.
(el-Fethu’r Rabbâni” Huzur sohbetleri s. 573, huzur yayınevi tercüme Sıdkı Gülle )
İnşaallah sevgili kardeşlerim! Mademki kardeşlerimle birlikte bütün
sohbetlerimizde, sürekli delillerle Mehdi (A.S)’ın şu an vazifede
olduğunu kesin olarak haykırıyoruz, insanlık Onu hacet namazıyla
Allah’tan sorabilir ve Allahû Tealâ gerçekten isteyenlere mutlaka hacet
namazında hakikati gösterecektir. Abdulkadir Geylani Hz. devrin imamını
ve Allah’a ulaştıracak kılavuzu Allah’tan sormak hakkında şöyle
buyuruyor:

..gözlerin uykuya daldığı sırada güzelce abdest
al, sonra namaz için divana dur. Namazın kapısını abdestinle, Rabbinin
kapısını da namazınla aç ve NAMAZIN ARDINDAN İSTEĞİNİ ARZEYLEYEREK ŞÖYLE
YALVAR:




-Rabbim! Kiminle arkadaşlık edeyim? KILAVUZ KİM? SENDEN HABER
VEREN KİM? HALİFE KİM? VEKİL KİM? O, âl-i cenaptır, senin zannını boşa
çıkarmaz, hiç kuşkusuz o kalbine ilhamda bulunur, sırrına vahiyle yapar,
SANA YOL GÖSTERİR, kapıları açar, yolunu aydınlatır. ÖYLE YA CİDDİ
ŞEKİLDE ARAYAN, İSTEYEN AMACINA ULAŞIR.
(El-Fethu’r Rabbâni” Huzur sohbetleri s.530,531, huzur yayınevi tercüme Sıdkı Gülle )
Kardeşlerim! Mademki hacet namazı haktır ve Allahû Tealâ hacet
namazında hakikati gösterir, inşaallah daha önceki sohbetlerimde de
anlattığım, üveysîlik yolunda olup Efendi Hazretlerine tâbî olmuş bir
kardeşimizin hacet namazında gördüğü bir rüyayı anlatmak istiyorum. Bu
kardeşimiz, devrin imamını Rabbimizden hacet namazını soruyordu ve
rüyasını şöyle anlatıyor:



“Evimde oturuyordum ve bir anda kapı çalındı. Ve
açtığımda Kâinatın Güneşi, Peygamber Efendimiz (S.A.V) içeriye teşrif
ettiler. O kadar güzeldi ki, yüzüne bakamıyordum. Kapı açıktı ve Hazreti
Muhammed (S.A.V) Efendimiz dışarıya seslendi ve “GEL YA EVLAT” diye
birisini çağırdı. O anda Efendi Hazretleri içeriye girdi. Ve Peygamber
Efendimiz (S.A.V) Efendi Hazretlerine hitab ederek şöyle buyurdu:




-O benim evlâdımdır, o Mehdi Resûl’dür. Ve ben o anda heyecandan titriyordum ve ağlamaya başladım ve ağlayarak da uyandım.”
Sevgili kardeşlerim! Bildiğiniz gibi hacet namazında görülen rüya
Rahmânî bir rüyadır ve haktır. İnşaallah sevgili kardeşlerim, ve gene
önceden üveysîlik yolunda olup Efendi Hazretlerine tâbî olan bir
kardeşimiz, tâbiyetten bir zaman sonra gördüğü bir rüyayı bize şöyle
anlattı ve dedi ki:

“Semâvatta sofilerden bir kardeşimizin evini
ziyaret ettim. Orada birkaç kişi daha vardı. O kişiler de Muhammed Raşid
Hz.lerinin talebeleriydi. Fakat içimden onların da Mehdi (A.S)’a tâbî olmaları gerektiğini düşünüyordum.
Ben bu düşünceler içindeyken, o an da Muhammed Raşid Hzretlerini
gördüm. Bir ağaç altında çeşmeden abdest alıyordu. Ve bana şöyle dedi:


- Evlat, evlat, üzülme! Sizin hocanız, bizim de hocamız!, deyip beni teselli etti.”
Sevgili kardeşlerim, Muhammed Raşid Hazretleri burada Efendi Hazretleri için, “üzülme, sizin hocanız, bizm hocamızdır ve bizde mutlaka size katılacağız” demek istiyor. Aynı kardeşimiz, gene birkaç zaman sonra bir rüya daha görüyor ve şöyle anlattı:

“Büyük bir kalabalık, büyük bir çadıra doğru
koşuyorlardı ve ben de koşmaya başladım. Ve oradaki kalabalıktan şu
sesler yükseliyordu ve Hz. Muhammed (S.A.V) ve Mehdi (A.S) orada diye koşuşuyorladı ve ben de koşmaya başladım. Ve o an da Muhammed Raşid Hz.leri bir anda yanımda belirdi ve bana şöyle dedi:




- Evladım, acele etme, siz zaten oradasınız, biz de oraya geliyoruz.”




Bulgaristan YENI-CAG Dernegi
ferdi7o
ferdi7o
Admin Webmaster

Брой мнения : 139
Join date : 07.07.2011
Age : 33

Върнете се в началото Go down

Върнете се в началото

- Similar topics

 
Права за този форум:
Не Можете да отговаряте на темите