HIDAYET
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Търсене
 
 

Display results as :
 


Rechercher Advanced Search

Keywords

Latest topics
» İster İdim Allah’ı
HAZRETİ MEHDİ (A.S)’I NASIL TANIYABİLİRİZ? EmptyЧет Окт 27, 2011 2:35 pm by sunay

» Bir ben vardır bende benden içerü
HAZRETİ MEHDİ (A.S)’I NASIL TANIYABİLİRİZ? EmptyЧет Окт 27, 2011 2:25 pm by sunay

» Allah gıflerı
HAZRETİ MEHDİ (A.S)’I NASIL TANIYABİLİRİZ? EmptyПон Авг 29, 2011 12:51 pm by ferdi7o

» BAYRAM NAMAZI
HAZRETİ MEHDİ (A.S)’I NASIL TANIYABİLİRİZ? EmptyПон Авг 29, 2011 12:18 pm by ferdi7o

» TERAVİH NAMAZI KILINIŞI
HAZRETİ MEHDİ (A.S)’I NASIL TANIYABİLİRİZ? EmptyПон Авг 29, 2011 12:15 pm by ferdi7o

» CENAZE NAMAZI KILINIŞI
HAZRETİ MEHDİ (A.S)’I NASIL TANIYABİLİRİZ? EmptyПон Авг 29, 2011 12:14 pm by ferdi7o

» CUMA NAMAZININ KILINIŞI
HAZRETİ MEHDİ (A.S)’I NASIL TANIYABİLİRİZ? EmptyПон Авг 29, 2011 12:12 pm by ferdi7o

» İlim ilim Bilmektir
HAZRETİ MEHDİ (A.S)’I NASIL TANIYABİLİRİZ? EmptyВто Авг 23, 2011 1:59 pm by ferdi7o

» TÜRK-İŞ’TE BİR AKŞAM
HAZRETİ MEHDİ (A.S)’I NASIL TANIYABİLİRİZ? EmptyПет Авг 19, 2011 12:39 am by ferdi7o

Latest topics
» İster İdim Allah’ı
HAZRETİ MEHDİ (A.S)’I NASIL TANIYABİLİRİZ? EmptyЧет Окт 27, 2011 2:35 pm by sunay

» Bir ben vardır bende benden içerü
HAZRETİ MEHDİ (A.S)’I NASIL TANIYABİLİRİZ? EmptyЧет Окт 27, 2011 2:25 pm by sunay

» Allah gıflerı
HAZRETİ MEHDİ (A.S)’I NASIL TANIYABİLİRİZ? EmptyПон Авг 29, 2011 12:51 pm by ferdi7o

» BAYRAM NAMAZI
HAZRETİ MEHDİ (A.S)’I NASIL TANIYABİLİRİZ? EmptyПон Авг 29, 2011 12:18 pm by ferdi7o

» TERAVİH NAMAZI KILINIŞI
HAZRETİ MEHDİ (A.S)’I NASIL TANIYABİLİRİZ? EmptyПон Авг 29, 2011 12:15 pm by ferdi7o

» CENAZE NAMAZI KILINIŞI
HAZRETİ MEHDİ (A.S)’I NASIL TANIYABİLİRİZ? EmptyПон Авг 29, 2011 12:14 pm by ferdi7o

» CUMA NAMAZININ KILINIŞI
HAZRETİ MEHDİ (A.S)’I NASIL TANIYABİLİRİZ? EmptyПон Авг 29, 2011 12:12 pm by ferdi7o

» İlim ilim Bilmektir
HAZRETİ MEHDİ (A.S)’I NASIL TANIYABİLİRİZ? EmptyВто Авг 23, 2011 1:59 pm by ferdi7o

» TÜRK-İŞ’TE BİR AKŞAM
HAZRETİ MEHDİ (A.S)’I NASIL TANIYABİLİRİZ? EmptyПет Авг 19, 2011 12:39 am by ferdi7o

Май 2024
ПонВтоСряЧетПетСъбНед
  12345
6789101112
13141516171819
20212223242526
2728293031  

Календар Календар

free forum

Dostuz bizi bulun
www.dostuz.bulboard.com

HAZRETİ MEHDİ (A.S)’I NASIL TANIYABİLİRİZ?

Go down

HAZRETİ MEHDİ (A.S)’I NASIL TANIYABİLİRİZ? Empty HAZRETİ MEHDİ (A.S)’I NASIL TANIYABİLİRİZ?

Писане by ferdi7o Чет Авг 04, 2011 10:10 am

HAZRETİ MEHDİ (A.S)’I NASIL TANIYABİLİRİZ?



Eûzubillâhimineşşeytânirracîm Bismillâhirrahmânirrahîm
Sevgili Kardeşlerim,
Allahû Tealâ’ya sonsuz hamd ve şükrolsun ki; bir Cuma gününün
akşamında, Efendimizin himmetiyle, Allah’ın bir zikir sohbetinde gönül
gönüleyiz. İnşaallah Sevgili Kardeşlerim bu sohbetimizin konusu, “Mehdi (A.S)’ı nasıl tanıyabiliriz ve Mehdi (A.S)’ı tanımak için dikkat edilmesi gereken incelikler nelerdir?”Sizlerle
olmak, Efendimizin himmetiyle o kadar güzel ki, Sevgili Kardeşlerim.
Asırlardır merakla beklenen Mehdi (A.S) hamd eder şükrederiz ki;
Allah’ın izniyle bu devirde vazife başında.
Mehdi (A.S) deyince aklımıza ilk olarak ahir zamanda insanlığa
Muhammed (S.A.V) Efendimizin getirdiği Kur’ân hakikatlerini, hidayeti
açıklayan, insanları hidayete erdiren ve hem İslâm âleminde veya diğer
dînlerdeki bidatları ortadan kaldıracak olan (diğer dînler dediğimiz,
aslında Allah’ın katında sadece bir tek dîn var. O da İslâm, teslim
olmaktır.) ve mezhep ayrılıkları giderip birleştirecek olan ve bütün
dünyada dînleri birleştirecek olan büyük bir Zat geliyor aklımıza. Zaten Mehdi (A.S)’a, Mehdî lâkâbının verilmesi de açık olarak, O’nun hidayete erdiren bir vasfın sahibi olduğunu göstermektedir.

Demek ki O’nun temel görevi nedir, Sevgili Kardeşlerim? Hidayet, hidayet ve hidayettir. Bütün insanlığı hidayete erdirmek. Öyleyse
insanlık, eğer ki Efendi Hazretlerini çok ama çok dikkatli bir şekilde
dinlese, farkedecektir ki; bu devirde veya diğer devirlerde hiçbir kimse
hidayeti, bu kadar açık ve net olarak anlatmamıştır.


Sadece bu bile
gösteriyor ki; Allah’tan getirdiği hakikatlerle hidayeti bu kadar açık
ve net olarak anlatan Efendi Hazretleri, olsa olsa ancak Mehdi (A.S)
olabilir.
Eğer insanlık O’nun anlattığı bütün bu güzellikleri iyice kulak vererek dinlese, farkettiğinde ise: “gerçekten de hidayeti hiçbir kimse bu kadar açık anlatamaz, bu gerçekler olsa olsa ancak Hakk’tan gelebilir” derdiler.

Öyleyse insanlık Mehdi (A.S)’ı merak ediyorsa, öncelikle O’nun hidayete erdiren vasıfların sahibi olup olmadığına bakmalıdır. Daha sonra ilmine bakmalıdır.

Çünkü O’nun Allah’tan getirdiği ilim öyle bir ilim olmalıdır ki;
sadece Kur’ân hakikatlerini muhtevasına alan, Peygamber Efendimiz
(S.A.V) ve sahâbesinin ve Allah dostlarının yaşadıkları unutulmuş olan o
İslâm’ın kişiyi salâh mertebesine kadar ulaştıran safhalarını
açıklayarak, dîne sonradan giren bidatları ortadan kaldıracak ve
fırkaları tek bir fırka haline getirecek olan ve bütün dünyada birliği
sağlayarak dînleri birleştirecek olan bir ilim olmalıdır.

Eğer insanlık Efendi Hazretlerinin bütün sohbetlerini dinlese, O’nun
bütün bu nitelikleri ihtiva eden bir ilmin sahibi olduğunu açık olarak
görecek ve O’nun asıl amacını anlayacaktır, Sevgili Kardeşlerim.

Fakat her şey bu kadar açık olarak ortada iken, nasıl oluyor
da insanlığın çoğu O’nu hâlâ tanıyamıyor, anlayamıyor ve hâlâ zan ve
şüphe içinde O’nu halkın gözünde sahte bir Mehdiymiş gibi göstermeye
çalışıyor?




Çünkü Sevgili
Kardeşlerim, insanlar O’nu gerektiği gibi dinlemiyorlar, sözlerine
kulak asmıyorlar, Allah’tan getirdiği hakikatlere bakmıyorlar.
İşin
batınına değil, sadece dış görünüşe bakıyorlar. O’nun getirdiği
hakikatlere bakmadan, dinlemeden o sahtedir deyip geçiyorlar. O’nun
getirdiği Kurân hakikatleri ile değil, kişiliği ile ilgileniyorlar.
Mehdi (A.S) o mudur, değil midir?, diye.


Mehdi (a.s) bütün insanlık için bir imtihandır Sevgili Kardeşlerim.
Onun her sözü ve her hali bir imtihandır. Mehdi (A.S), Allah’ın
tasarrufu altında ve en büyük ahlakın sahibi olan, Allah’ın salih bir
kuludur.

Efendi Hazretleri her şeyiyle sadece Allah’a dayanarak “beni
yalnızca Allah’tan sorun, bir şüpheniz varsa eğer beni hacet namazıyla
yalnızca Allah’tan sorun” diye söylemesine rağmen, samimiyetle niyet
edip O’nu Allah’tan sormuyorlar ki sevgili kardeşlerim.


Eğer ki insanlık dese ki: “madem ki bu Zat bunca Allah’ın
güzelliklerini, bunca her sözünde ‘Allah’a ulaşmayı dileyin, Allah’ı
isteyin, sadece şu kalbinizden samimi bir taleple Rabbinizi dileyin’
diye gece gündüz insanları Allah’a çağırıyor ve Allah’ın tasarrufu
altında olduğunu, bütün bu hakikatleri Allah’tan getirdiğini ve bu
vazifeyi kendisine Allah’ın verdiğini söyleyerek insanlara kendisini
hacet namazıyla Allah’tan sormaları gerektiğini haykırıyorsa, demek ki
bunda mutlaka büyük bir hakikat olsa gerek ve bu kişi gerçekten böyle
bir şey söylüyorsa, bu benim üzerimde bir yükümlüküktür. Eğer O’nu Allah’tan sorsam ve O’nun söylediği gibi Allah’a yönelsem ne kaybederim ki”

diye düşünerek, Allah’a ulaşmayı dileseler ve hacet namazı ile
Allah’tan sorsalardı, hakikati kardeşlerimiz gibi çoktaaan görürdüler,
Sevgili Kardeşlerim.

Eğer insan Allah’a ulaşmayı dilese ve Efendi Hazretlerini samimi bir
niyetle hacet namazı kılarak Allah’tan sorsa, ne kaybeder ki sevgili
kardeşlerim.

Demek ki henüz Mehdi (A.S)’ı tanıyamıyan insanların, Mehdi
(A.S)’ı tanıyamamasının arkasında ne yatıyor? Önemsememek, kulak
vermemek ve kolaylarına geldiği gibi de, Allah’tan sormak yerine o
sahtedir deyip geçmek.


Hatta demekle kalmayıp bunu her tarafa yayarak “o kendisin Mehdi
olduğunu, peygamber olduğunu ilan ediyor, aman sakın onu dinlemeyin,
kimseye de dinletmeyin” diyerek, Allah’ın hidayetine mani oluyorlar.
Hatta bununla da kalmıyorlar, üzerine suçsuz yere olmayacak birçok
iftiralar da atıyorlar.

Fakat hiç farketmiyorlar ki; aslında omuzlarında ne kadar büyük bir vebal ve sorumluluk taşıdıklarını.

Aslında bilmiyorlar ki; Allah’ın salih bir kuluna suçsuz yere zan ile
iftira atmanın ve (bazı) meselelerin iç yüzünü bilmeden ve Allah’tan
konular hakkında kesin bir bilginin sahibi olmadan, sadece insanların
söyledikleri uydurma yalanlara dayanarak Allah’ın salih bir kuluna
iftirada bulunmanın, ne kadar büyük bir günah olduğunu?

Aslında görmüyorlar ki; Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in ehli beyti ve
bu zamandaki vekili olarak insanları hidayete erdirmek üzere vazifeli
olan Allah’ın salih bir kulunu, insanların gözünden düşürmeye çalışarak,
insanların O’ndan yüz çevirmesine ve böylece Allah’ın hidayetini
neşretmesine mani olduklarını?

Sevgili Kardeşlerim, çünkü Allah’ın hidayetçisine mani olmak,
Allah’ın yeryüzüne hidayetini yaymasına mani olmaktır ve bu da büyük
bir günahtır. Hele hele bu kişi Mehdi (A.S) ise bunun üzerinde iyice düşünmek gereklidir.


Öyleyse sevgili kardeşlerim, insanlık bu şekilde Mehdi (A.S)’ı nasıl bulabilir ve O’nu nasıl tanıyabilir ki?

Demek ki O’nu Said-i Nursi Hazretleri’nin söylediği gibi, ancak kalbimizdeki îmân nurunun dikkatiyle tanıyabiliriz. Öyleyse bu konuda dikkat edilmesi gereken incelikler nelerdir onlara bakalım?

1. gerekçe: Öncelikle hakikati arayan ve gerçekten iştiyakli bir şekilde Allah’ı isteyerek, hakikati arayıcı olmalıyız.



2- Eğer ki Mehdi (A.S), kendisini Allah’tan kesin şekilde
emir aldığını söyleyerek tanıtıyorsa, O’nun neye davet ettiğine
bakmalıyız.




3- O’nu dikkatli bir şekilde dinleyerek, Kur’ân’dan getirdiği hakikatlere bakmalı ve incelemeliyiz.



4- Fakat bu incelemede başkalarının sözlerine ve yalan yere
iddia edilen zan ve iftiralarına değil, Allah’ın Hz. Mehdi’ye öğrettiği
ilme ve bu ilmin bize neler kazandırabileceğine bakmalıyız.




5- Ve öncelikle onun söylediği hakikatleri iyice dinleyip, sonra davetine icabet ederek, Allah’a ulaşmayı dilemeliyiz ki, böylece kalbimize Said-i Nursî Hazretlerinin söylediği îmânın nuru girsin ve bu îmân nurunun dikkati ile O’nu tanıyabilelim.



6- Bakara Suresinin 45 ve 46. âyet-i kerimelerine göre,
Allah’a ulaşmayı dilemek cihetiyle kazanılan bir îmânın sahibi olarak
yani kalbimize giren îmânın nuru ile hacet namazı kılarak Hz. Mehdi’yi
Allah’tan sormalıyız. Çünkü Allahû Tealâ Hz. Mehdi’yi insanları hidayete
erdirmesi ve bütün dînleri birleştirmesi için, ahir zamanda halifesi
olarak vazifeli kılar da, hiç Allah’a ulaşmayı dileyerek hidayeti
dileyen dostlarını yalnız ve yardımsız bırakır mı, Sevgili Kardeşlerim? Elbette
ahir zamanda insanları Hz. Mehdi ile imtihana tâbî tutan Allahû Tealâ,
Hz. Mehdi’yi bulabilmek için de imkânlar sağlamıştır.
Çünkü zorluk varsa kolaylık da vardır. Çünkü ihtilaflar varsa hakikat de vardır. Ve eğer Onu Allah’a ulaşmayı dilemek cihetiyle kalbimizdeki oluşan îmân nurunun dikkati ile bütün kalpten isteyerek hacet namazı kılarak Allah’tan sorarsak, ancak hakikati bu şekilde bulabiliriz.




7. şart ise Sevgili Kardeşlerim, Hz. Mehdi’nin aracılığı ile
hidayete ereceğimize ve O’nu Allah’ın bize mutlaka ve mutlaka
bulduracağına kesin inanmalıyız. Bütün hepsinin özeti olarak, mutlaka
sağlam bir îmân, sağlam bir tevekkül ve teslimiyet ve bu konuda kayıtsız
ve şartsız Allah’a teslim olarak, O’nu Allahtan istemek ve sormaktır.

Öyleyse Sevgili Kardeşlerim, demek ki insanlık Mehdi (A.S)’ın kim
olduğunu merak ediyorsa, bu konuda mutlaka biraz önceki saydığım
inceliklere dikkat etmesi gereklidir.

İnşaallah Sevgili Kardeşlerim, ister misiniz bu sohbetimizin
konusunun biraz daha inceliklerine girelim ve kalbinde her îmân bulunan
Hazreti Mehdi (A.S)’ı tanıyabilir mi ve bu konuda dikkat edilmesi
gereken incelikler nelerdir, bu konuya değinelim.

Diyeceksiniz ki, madem ki bunca tarikat ehilleri var, muhtemelen
onların içinde Allah’a ulaşmayı dileyen birçok Allah dostları da var.
Mademki onlar da Allah yolunda îmân sahibi kişiler, neden hâlâ Mehdi
(A.S)’ı tanıyamıyorlar.

Öyleyse Sevgili Kardeşlerim, ister misiniz Efendi Hazretlerinin
himmetiyle işin derûnuna inelim ve incelikleri, Efendimizin himmetiyle
anlamaya çalışalım, ne dersiniz?

Diyelim ki tarikat ehli olup Allaha ulaşmayı dilemiş bir
kişi, Alah’tan ihsanlar almış, kalbinde îmân nuru var ve mutlaka
mürşidine de tâbî olmuş, Allah’ı zikrediyor. Fakat bu kişi Mehdi (A.S)’ı tanıyabilmek için ne yapmalıdır?


Saidi Nursî Hazretleri Yirmi Dördüncü Sözde ne diyordu? Hazreti Mehdi
ve İsa (A.S)’ın ancak nur-u îmânın dikkatiyle tanınabileceğini
söylüyordu.

Burada dikkat edilmesi gereken önemli bir incelik var yani bu kişi, O’nu sadece îmânın nuru ile değil, kalbindeki nur-u îmânın dikkatiyle tanıyabilir. Öyleyse her kalbinde îmân nuru bulunan, Hz. Mehdi (A.S)’ı tanıyabilir mi, Sevgili Kardeşlerim?

Zamanımızda birçok işaretler Hz. Mehdi (A.S)’ın şu an vazifede
olduğunu açık olarak göstermektedir ve birçok insanlar Hz. Mehdi’nin kim
olduğunu merak etmektedir. Fakat buradaki iki ayrıma dikkat çekmek istiyoruz.

Bu kişi araştırmacı mı, Hz. Mehdi (A.S)’ın kim olduğunu sadece merak
mı ediyor? Yoksa bu kişi, Hakk’ı arayan mı ve Hz. Mehdi’nin aracılığı
ile mutlaka kurtuluşa ulaşıp hidayete ermek ve Allah’ın hakikatlerini
öğrenmek mi istiyor?

Öyleyse her insan araştırmacı olabilir, fakat her insan Hakk’ı arayıcı değildir, Sevgili Kardeşlerim.

Çünkü kişi
gerçekten hakikati öğrenmek istiyorsa, araştırma içersinde Hakk’ı (Hakk
Tealâ’yı) ve hakikati arayıcı olmalı ve Allah’ın Hz. Mehdi’yi kendisine
bulduracağına dair de kalben istekli ve kesin bir inancın sahibi olarak
hacet namazı ile Allah’tan sormalıdır.


Mesela Allah’a ulaşmayı dileyerek kalbinde îmân nuru bulunan her kişi
mürşidini bulup Allah’ın kendisi için tayin etiiği mürşidine tâbî
olabilir. Çünkü her insanın mürşidini tayin eden Allah’tır ve kişi
gerçekten Allah’a yönelmiş, Allah’ın hakiki bir dostu olmayı, Allah
dostları gibi Allah’a ermeyi, onlar gibi seyr-i sülûk’unu gerçekleştirip
nefsini tezkiye etmeyi dileyerek, mürşidini Allah’tan sorarak bulup da,
ona tâbî olabilir. Fakat kalbinde her îmân nuru bulunan Hz. Mehdiyi
bulabilir, onu tanıyabilir mi, Sevgili Kardeşlerim?

Tabii ki müstesna olarak, Allahû Tealâ Hz. Mehdi’yi kişinin mürşidi
olarak tayin etmiş ise, Rabbimiz bu kişiye zaten doğrudan doğruya Hz.
Mehdi (A.S)’ı bulduracaktır. Yani demek istediğimiz, herkesin mürşidini
Allah tayin eder, eğer Allahû Tealâ kişinin mürşidi olarak Mehdi (A.S)’ı
o kişiye tayin etmişse, bu kişi zaten Mehdi (A.S)’ı bulacaktır, Allah
ona mutlaka imkanlar sağlayarak ezelde mürşidi olarak tayin ettiği Mehdi
(A.S)’ı bulduracak veya bir vekiline mutlaka ulaştıracaktır. İşte
müstesna demekle kasdettiğimiz budur sevgili kardeşlerim.

İnşaallah asıl konumuzun ince noktalarına girelim.
Öyleyse neden tarikat ehlinden birçok Allah yolunda olup da mürşidi
bulunan kişilerin çoğu kalplerinde îmân nuru bulunduğu hâlde, neden hâlâ
Hz. Mehdi’yi bulamamakta, onu tanıyamamaktadırlar?


Sevgili kardeşlerim, bildiğiniz gibi Mehdi (A.S) bu devrin en büyük imtihanıdır.

Kalbinde îmân nuru bulunsa bile bir kişi, O’nu ancak bu nur-u îmânın dikkati ile bulabilir, tanıyabilir.



İşte Sevgili
Kardeşlerim, Bediüzzaman Hazretleri’nin söylediği bu îmân nurunun
dikkati, kişinin Allah’ın kendisine Hz. Mehdi’yi mutlaka bulduracağına
ve onun aracılığı ile mutlaka Allah’ın ilmini öğrenerek hidayete
ereceğine
veya eğer bu kişi hidayet üzere olsa bile Hz.
Mehdi (A.S)’ın ilmi ile mertebelerinde ilerleyeceğine veya bir mürşid
olsa bile kişi, mutlaka Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in hadîsindeki: “O’na biat ediniz, O Allah’ın halifesidir” emrini yerine getirerek, İslâmın neşredilmesi konusunda ve O’nu Allah’tan sormaktır, Sevgili Kardeşlerim.



İşte Bediüzzaman Hazretleri’nin söylediği îmân nurunun dikkati buna işaret eder.

Geçen hafta Mehdi (A.S)’a yakînen îman sohbetinde bu konuya incelikleriyle değinmiştik.

Öyleyse Sevgili Kardeşlerim, insanlar gerçekten arayış içinde ise,
Efendi Hazretlerinin Allah’ın salih bir kulu olduğunu ve O’nun Mehdi
(A.S) olduğunu mutlaka öğrenecektir. Abdulkadir Geylani Hazretleri de
çok açık olarak eğer insanlar kimin salih ve kimin münafık olduğunu ayırd edemiyorsa ve salihleri arıyorsa mutlaka hacet namazıyla Allah’tan sorması gerektiğini söylüyor ve diyor ki:

“Yüce Kapıya Varmış Birini bul!
Fasıklar ile münafıklardan uzak dur, sıddık nitelikli salih zatların
peşine takıl. KİMİN SALİH, KİMİN MÜNAFIK OLDUĞUNU FARKEDEMEDİĞİNDE
geceleyin kalk, namaz kıl ve ardından:


“RABBİM! BANA, SALİH KULLARINI GÖSTER, BANA, BENİ SANA GETİRECEK KILAVUZU
Gözümü Sana yakınlık nuru ile sürmeleyecek, beni, bana başkalarının
gördüklerini anlatan değil, bizzat gördüklerini bana haber verecek BİR
KILAVUZA İLET” de.”
(el-Fethu’r Rabbâni” Huzur sohbetleri s.182, huzur yayınevi tercüme Sıdkı Gülle )


Öyleyse Sevgili Kardeşlerim, demek ki aslında O’nu bulmak hiç de zor
değilmiş. Yani, insan bu konudaki isteğinde samimi olursa ve gerçekten
üzerinde bu konuda bir yükümlülük olduğunu düşünerek hakikati arıyorsa,
neden Allah bu kişiye yardım etmesin ki?

Abdulkadir Geylânî Hazretleri’nin söylediği gibi ancak ciddi bir
şekilde arayan, isteyen kişi amacına ulaşır ve Allahû Tealâ gerçekten
isteyenlere mutlaka yardım edecektir. Şöyle buyurur:

..gözlerin uykuya daldığı sırada güzelce abdest
al, sonra namaz için divana dur. Namazın kapısını abdestinle, Rabbinin
kapısını da namazınla aç ve NAMAZIN ARDINDAN İSTEĞİNİ ARZEYLEYEREK ŞÖYLE
YALVAR:




Rabbim! Kiminle arkadaşlık edeyim? KILAVUZ KİM? SENDEN HABER VEREN KİM? HALİFE KİM? VEKİL KİM? O,
âl-i cenaptır, senin zannını boşa çıkarmaz, hiç kuşkusuz o kalbine
ilhamda bulunur, sırrına vahiyle yapar, SANA YOL GÖSTERİR, kapıları
açar, yolunu aydınlatır. ÖYLE YA CİDDİ ŞEKİLDE ARAYAN, İSTEYEN AMACINA
ULAŞIR.
(El-Fethu’r Rabbâni” Huzur sohbetleri s.530,531, huzur yayınevi tercüme Sıdkı Gülle )
Sevgili Kardeşlerim, her zaman da söylediğimiz gibi, Mehdi (A.S) bu
devrin en büyük imtihanıdır. Allahû Tealâ O’nunla gerçek îmânlı kişileri
ayırd etmektedir.

Eğer ki insanlık, gerçekten hakikati arıyor
ve gerçekten de hak olanı öğrenmek istiyorsa, lütfen Allah’tan kesin bir
bilgileri olmadığı halde olayların iç yüzüne bakmadan, işin aslının ne
olduğunu bilmeden zanda bulunmasınlar. Çünkü zan büyük bir günahtır ve
hele Allah’ın bir salih kuluna o sahtedir diye zan ile iftira atmak
günahların en büyüğüdür.




Efendi hazretlerini başkalarının iddia ettiği zan ve iftiralardan değil, hacet namazı ile sadece Allah’tan sorsunlar.

İnşaallah sevgili
kardeşlerim, çok yakından tanıdığımız her an Allahû Tealâ ile çok yakın
bir ilişki içinde olan kâmil mürşidlerde var ki;
ONLAR DA MEHDİ (A.S)’ı ALLAH’TAN SORDULAR VE ALLAH ONLARA MEHDİ (A.S)’ı GÖSTERDİ VE ONLAR BU HAKİKATİ BİLİYORLAR. Ve onlar, Efendi Hazretlerini çok ama çok seviyorlar.

(Kâmil mürşidler deyince) inşaallah sevgili kardeşlerime kısaca
araştırmalarım sonucunda, Hz. Abdulkâdir Geylânî’nin Menkıbeleri,
Cevherden gerdanlıklar adlı eserde bulduğum, Eş-şeyh Ali bin Vehb
er-Rabii Hazretlerinin hayatından nasıl Allah tarafından irşadla memur
ve mezun kılındığı hakkında bir örnek vermek istiyorum:

“Kur’ân-ı Kerim’i hıfz ettim. Sonra Bağdat’a
geldim. Alimlerden ilim, fakihlerden fıkıh tahsil ettim… Onlardan ilim
tahsil ederken bir yandan da şehrin dışında kalan bir mescidde ibadete
devam ediyordum. Bir gece rüyamda Ebu Bekr es-Sıddık’ı (R.A.) gördüm,
bana yeninden bir takke çıkartıp:




-Ey Ali, bu takkeyi sana giydirmekle emrolundum” diyerek
başıma giydirdi. Aradan birkaç gün geçince Hızır aleyhisselamı gördüm,
bana:




-Haydi insanların yanına git, onları irşad etmeğe başla!,
dedi. O gece rüyada gene Ebu Bekr es-Sıddık’i gördüm. O da Hızır
aleyhisselam’ın dediğini söyledi.




Ertesi akşam Resulüllah (S.A.V)’i rüyamda gördüm; halka çıkıp
irşadda bulunursam Allah’ın benden razı olacağını ve bu yolda devam
etmem gerektiğini söyledi.




DERKEN ÖBÜR AKŞAM DA HAK CELLE VE TEALÂ’YI GÖRDÜM:



-Ey kulum, seni yeryüzünde seçkin kullarımdan kıldım… Bütün
ahvâl ve harekâtında kendi ruhumla seni teyid ettim… Seni mahlukatıma
bir merhamet meş’alesi yaptım. Öyleyse ne duruyorsun? HAYDİ GİT ONLARA, İLÂHİ EMİRLERİMİ TEBLİĞDE BULUNARAK İRŞAD ET, sana ihsan ettiğim çeşitli kerametleri onlara göstermekten geri durma!” emrini verdi…




O gecenin sabahı durumu halka anlatmak için dışarı çıkınca
halk başıma toplandı. Ve benden vaaz-ü nasihat istedi. İşte o gün bu gün
hep onlara hikmetli sözler söyler, Allah’ın yolunu gösterir, mânevi alanda kemâl mertebesine ermeleri için çalışırım…”
(CEVHERDEN GERDANLIKLAR, Hz. Abdulkadir Geylani’nin Menkıbeleri)
(Öyleyse Sevgili Kardeşlerim), Hazreti Mehdi (A.S)’ın üç büyük
vazifesi vardır. Îmân hakikatlerini ve hidayeti bütün dünyaya neşretmek,
İslâm âlemi içinde bidatları ortadan kaldırarak ve fırkaları
birleştirerek tevhidi sağlamak ve bütün dünyada da dînleri birleştirmek.

Peygamberimiz (S.A.V) 14 asır önce Hz. Mehdi (A.S) için “O’na biat ediniz, ona katılınız”,
diye bize emir buyurmuştur. Said-i Nursî Hazretleri de Hz. Mehdi’nin üç
büyük vazifesini ancak bütün mürşidlerin, velîlerin, cemaatlerin, Ona
tâbî olarak tamamlanabileceğini söylemiştir. Şöyle buyuruyor:

Üçüncü Vazifesi: İnkilabat-ı zamaniye ile (zamanın değişmesiyle) çok ahkam-ı Kur’âniyenin (Kuran hükümlerinin) zedelenmesiyle… O ZAT , bütün ehl-i imanın manevi yardımlarıyla
ve ittihad-ı İslam’ın muavenetiyle (İslâm birliğinin yardımlaşmasıyla)
Müslümanların dayanışmasıyla ve bütün ulema (âlimler) ve evliyanın ve
bilhassa Al-i Beytin neslinden (Peygamberimiz (S.A.V)’in soyundan) her
asırda kuvvetli ve kesretli (çok sayıda) bulunan milyonlar fedakâr
seyyidlerin (Peygamberimizin soyundan gelenlerin) iltihaklarıyla
(katılmasıyla) O VAZİFE-İ UZMAYI (büyük görevi) YAPMAYA ÇALIŞIR.
(Emirdağ Lahikası, sf. 232)
Peygamberimiz (S.A.V)’in kar üzerinde sürünerek dahi olsa Allah’ın
halifesi Mehdi’ye katılmamız ve O’na biat etmemizi emretmesi, kesin
olarak gösteriyor ki; bütün velîlerin velîsi, bütün mürşidlerin mürşidi,
zamanın imamı, Allah’ın halifesi Hz. Mehdi’yi bulmak, ahir zamanda bütün insanlığın üzerine bir yükümlülüktür. Hadîs-i Şeriflerde buyurulur ki:



İbn-i Cerir, Tehzib-il Asar’da şöyle tahric etti(ortaya koydu):Muhammed ümmetinin en hayırlısı ve sizin zorlukları gideren veliniz olan kimseye katılın… O Mehdi’dir. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 57)4084) “…

„Siz o geleni görünce kar üstünde emeklemek suretiyle de olsa (gidip) ONA BEY’AT EDİNİZ. ÇÜNKÜ O, ALLAH’IN HALİFESİ MEHDİ’DİR. (Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman Yayınları: 10/348. hadîs no: 4084)



Tozlu, dumanlı karanlık bir fitne görülecek, bunu diğerleri takib edecek, ta ki Ehli Beyt’imden kendisine Mehdi denilen bir zat çıkıncaya kadar. ŞAYET ONA YETİŞİRSEN ONA TÂBÎ OL VE HİDAYETE ERENLERDEN OL. (Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 26)
Çünkü Hz. Mehdi (A.S)’ın üç büyük vazifesi olacağı ve bütün dünyada
dînleri birleştireceği sebebiyle, Emirdağ Lahikasında açıklandığı gibi,
Mehdi (A.S)’ın bu üç büyük vazifesini tamamlayabilmesi için, ancak
cemaatlerin ve mürşidlerin birlik haline gelerek, Mehdi (A.S)’a tâbî
olmasıyla ve ancak onların da yardımlarıyla bütün dünyada dînlerin
birleştirilmesi sağlanacak, hidayet bütün dünyaya dağıtılacaktır.

Said-i Nursî Hz. de aynı şekilde kendisinden bir asır sonra gelecek
devrin imamının Mehdi (A.S) olduğunu ve vazifelerini tamamlayabilmesi
için O’na tâbî olunması gerektiğini risalelerinde bildirmiştir.

Sevgili Kardeşlerim, çünkü dînimize sonradan o kadar çok yanlışlıklar
karıştırılmıştır ki, işte O Sultan ile dîne sonradan sokulan bid’atlar,
fazlalıklar, yanlışlıklar çıkartılacak ve eksiklerde tamamlanacaktır.
Yani Peygamber Efendimiz (S.A.V) ve sahâbesinin yaşadığı İslâm’ın ve
Kur’ân’ın unutulan hakikatleri yeniden hayata gelecek, bütün eksiklerin
yerini Kur’ân’ın bize getirdiği Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in ve
sahâbesinin 14 asır önce yaşadıkları hidayet ve İslâm dolduracaktır.

Allah’a hamd eder şükrederiz ki, artık Mehdi Resûl’ümüz bizimle, bize
unutulan Kur’ân hakikatlerini açıklıyor ve Kur’ân-ı Kerim, hepimizin
üzerine bir rahmet yağmuru gibi âyet, âyet saçılıyor.

Sevgili Kardeşlerim, inşaallah Efendimizin himmetiyle sohbetimi
burada tamamlamak istiyorum. Bütün insanlığın, kardeşlerim gibi hem
dünyalarının, hem de ahiretlerinin mutlu olmalarını ve Allah’a
ulaşmalarını dileyerek, onlarında sonsuz mutluluğa ermelerini, Yüce
Rabbimizden dileyerek inşaallah sohbetimi tamamlıyorum. Allah hepinizden
razı olsun. (El Fatiha ve es salâvât)

Sadıkun K. Mevlûd
ferdi7o
ferdi7o
Admin Webmaster

Брой мнения : 139
Join date : 07.07.2011
Age : 33

Върнете се в началото Go down

Върнете се в началото

- Similar topics

 
Права за този форум:
Не Можете да отговаряте на темите